Выбрать главу

Lüks bir lokantada müşterilerden biri, yediği mükemmel yemekten sonra şef garsonu çağırıp, üzgün bir tavırla şöyle

dedi:

– Çok müteessirim, fakat yanıma para almadığım için,

hesabı ödeyemeyeceğim.

– Ne ziyanı var efendim, dedi şef garson. Adınızı şu kar–şıki duvara yazarız, bir daha sefere gelişinizde hesabı ödeyince de sileriz.

– Aman, nasıl olur? Herkes adımı görür sonra, rezil olurum.

– Ne münasebet beyefendi. Kimse görmez. Çünkü nasıl olsa paltonuzu adınızın üzerine asacağız.

123– Uygun memuriyet

Odacı, müdürü selamlayıp müsaade istedikten sonra:

– Efendim, memuriyet isteyenler içinde bir de sağır var.

– Öyle mi? Çok iyi, yarın gelip işe başlasın.

– Ama efendim, sağır birinin görevi ne olacak?

– Ne mi olacak? Şikayet bürosuna memur…

124– Sinekler

Biriktirdiği parayla güzel bir yaz tatili geçirmek istedi. Çiftlik hayatı yaşamak için bir çiftlik evini pansiyon olarak tuttu. Taşındığının ikinci günü, akşam üstü ev sahibi ile otururken ensesine bir tokat indi. Adamcağız irkilerek ev sahibine:

– Hani, burada hiç sivrisinek bulunmadığın söylemiştiniz? Ev sahibi hiç istifini bozmadı:

– Tabii öyledir, bu sinekler bizim çiftliğin değil ki, komşu çiftliğin sinekleri…

125– Acı gerçek

Macaristan'da bölge sorumlusu Sovyet malı bir suni gübreyi öve öve bitiremiyordu.

– Düşünün bir kere, dedi. Bir dönümlük tarla için yeterli suni gübre pantalonun bir cebine bile sığabiliyor.

Dinleyen köylülerden biri lafa karıştı:

– Doğru ben denedim, bu tarladan alınan ürün de öteki cebe pekala rahatlıkla sığabiliyor.

126– Kaçırma

Kayserili biri, zengin bir kadının köşkünün önünden geçiyordu. İri bir kurt köpeğinin fena halde hırladığını görerek adımlarını sıklaştırdı. Köpek, bir ara bahçe kapısını atlayarak dışarı fırladı. Adamcağız bunu görünce korkudan tabana kuvvet kaçmaya başladı. Onun kaçtığını gören köpek hırıltılar ve havlamalarla peşine takıldı. Yetiştikçe paçalarına saldırıyor, bacaklarını dişlemeye çalışıyordu.

Tam bu sırada köşkün yaşlı Kayserili sahibesi kapıdan çıkarak avaz avaz bağırmaya başladı:

–Yetişin polis yok mu?… Herif köpeğimi kaçırıyor.

127– Yardım

Arslanın biri yaralanmış. Bir ağaç altına oturup yarasını yalarken yanına bir tilki sokulmuş:

– Aman arslan baba demiş, geçmiş olsun. Ağır yaralandığını duydum da koşup imdadına geldim. Ceylan istiyorsan yakalayıp getireyim, düşmanların varsa kırıp geçireyim. Sen sağ ol da sadece emret.

Arslan bıyık altından gülümseyerek:

– Teşekkür ederim. Benim yaram herhalde geçecek ve ben bu yaradan ölmeyeceğim ama, senin şu sözlerin yok mu, işte asıl o beni öldürecek.

128– Kalite

Kuşlara meraklı kekemenin birisi kuşçu dükkanına girdi. Rengarenk papağanlara uzun uzun baktıktan sonra:

– Lü lü lüt fe feen bi bur pa pa pa ğaan iss iss ti yoo yo

rum, dedi.

Dükkan sahibi, adamı kolundan tuttuğu gibi kapıya

doğru sürüklemeye başladı.

– Çok rica ederim, bir an önce terkedin burayı.. Yoksa mallarımın hepsini bozacaksın.

129– Kefenin cebi

Zengin biri ölümüne yakın, bir doktor, biri papaz, diğeri avukat üç yakın arkadaşını çağırmış yanına. Bir ricada bulunmuş:

– 300 bin dolarlık tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Size şimdi 100 er bin dolar vereceğim. Ne olur, bu paraları ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin…

Adam ölmüş… Üç arkadaş verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktur vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş.

– Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı, demiş, onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarfettim, kefene 80 bin koydum…

Papaz:

– Maalesef ben de aynı günahı işledim, demiş, parasının yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenim cebine 50 bin dolar koydum…

Avukat:

– Ben sözümü aynen yerine getirdim, demiş. Kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum…

130– Golf

Gemi batınca, üç kişi denizin ortasında günlerce salda kalmışlar. Canları sıkılımış. Biri bir teklif atmış ortaya:

– Vakit geçirmek için golf oynayalım, demiş."Bir sopa, bir top, bir delik yeter. Alın şu bastonumu. İşte sopa benden…"

Öteki cebinden bir ceviz çıkarmış:

– Tamam. Alın şu cevizi. Top da benden.

Üçtncü ayağa fırlayıp bağırmış:

– Ben oynamıyorum arkadaşlar… Bilmem anlatabildim mi?

131– Bu ne sıcak

Sonradan görmenin biri, yeni aldığı çok pahalı yüzüğü parmağına takıp arkadaş toplantısına gitmişti. Ne var ki, saatler geçtiği halde arkadaşları yüzüğü farketmemişlerdi. Bir ara ev sahibesi:

– Burası çok sıcak oldu galiba, dedi."Ne dersiniz? Bir pencere açalım mı?"

Bizim ki hemen atıldı:

– Ah çok iyi olur. Beni de şu yüzük nasıl terletti, bilemezsiniz.

132– Üşüyor…

Bir gün bir kutup ayısıyla oğlu sohbet ediyorlarmış. Çocuk sormuş:

– Baba senin baban da kutup ayısı mıydı?

– Evet oğlum öyleydi.

– Peki onun babası?

– Evet o da kutup ayışıydı

Baba ayı bir yandan da işkilleniyo ne is diye? Çocuk sormaya devam ediyor.

– Peki onun babasının babası?

– Evet o da öyleydi.

– Peki annemin babası?

– Evet öyleydi oğlum…

– Onun babasının babası?…

– Evet ne niye bu soruları soruyosun?

– Üşüyom baba ya üşüyorum…

133– Artmayan şey

Adamın biri karısına sürekli yaşım soruyormuş. En sonunda kadın dayanamamış, bağırmış:

– Yetti artık be, demiş. Durmadan yaşımı soruyorsun.

Adam ezile büzüle:

– Sevgili karıcığım, görüyorsun her gün her şey artıyor. Bir artmayan senin yaşın kaldı. Artmayan bir şeyin bulunması beni sevindiriyor da, onun için soruyorum…

134– Akıllı satıcı

Yaşlı kadın pazara çıktı. Mevsim sebzelerinden canının çektiğini aldı doldurdu filesine. Havuç, taze soğan, yeşil salata, biraz turfanda domates, limon… Birden gözü balıkçıya takıldı. Çok taze görünmeyen palamutlar yatıyordu tezgâhta… Canı pilâki çekti ve yanaştı balıkçıya:

– Balıkların taze mi oğlum? diye sordu. Balıkçı, eline aldığı bir balığı kaldırarak:

– Senin kadar hanım abla, dedi.

– İyi, dedi yaşlı kadın; ver öyleyse bir tane.

135– Zart zurt Mozart

Bir Türk Amerikaya gezmeye gitmiş. Sokakta dolaşırken tuvaleti gelir. Koştura koştura umumi bir tuvalet bulur. Kendini bir an önce içeri atmak ister fakat kapıdaki adam 25 cent ister. Bizimki sıkışa sıkışa 25 centi verir, içeri dalar. Zart zurt… Sesli sesli işini yaparken yandan"yavaş be adam"diye bir ses gelir. Meğerse yandaki kabinde işini gören de bir Türkmüş. İşini bitirip dışarı çıktıktan sonra yandakiyle karşılaşır ve lafı yapıştırır:

– Be adam 25 cente Mozart'ı mı yoksa Şopen'i mi dinleyeceğini sanıyordun?

136– Yenisi

Hayvanat bahçesindeki maymunlardan biri olmuştu. Müdür vekili, seyahatte bulunan müdüre şu telgrafı çekti:

– Maymunlardan biri öldü, yerine yenisini koyabilmek için sizi bekliyoruz.

137– Çıplak ayak