Yakob:
– Ade be sen de, o dediğin şey iki bin sene evvel olmuş.
– İki pin sene mi? Olsun, pen daha yarim saat evvel duydum…
580– Cevapsız mektup
Salamon, Raşel'e rastladı:
– Ah madmazel Raşel! Bir ay önce size mektup yazmiş, evlenmek istemiştim. Cevap bile vermediniz.
Zengin bir ailenin kızı olan Raşel, kendinden beklenen cevabı verdi:
– Ayda be… Sen benim parami isteyorsun… Oyla olmasaydı, cevap vereyim diye mektubun içine bin liralık pul da koyardın.
581– Almanlar, yahudiler
Fıkra bu ya Hitler, öteki dünyada meleklere yalvarıp yakararak bu dünyayı bir haftalığına görme izni koparmış. Ama dünyava geldiğinin ertesi günü haber göndermiş:
– Beni hemen geri aldırın!
İsteği yerine getirilmiş ve geri aldırmışlar.
– O kadar yalvarıp yakardın, bir haftalığına gitmek için… Ne diye hemen geri döndün?
– Gördüm ki Almanlar ticarete, yahudiler savaşa başlamış!
582– İntihar
Salamon ve oğulları ticarethanesinin kuruluşunun yir‑mibeşinci yıldönümünü kutlamaya hazırlanıyorlardı. Bu münasebetle, Salamon, Yasef efendiye dedi ki:
– Öyle birşey yapmayı istiyorum ki, hem pahalı olmasın, hem de bizim memurlar sevinsin, hem de gazeteler yazsın, reklamım olsun! Yasef efendi:
– Âlâ! dedi, öyleysan intihar et!… Hem ucuz olur, hem memurların sevinir, hem de gazeteler uzun uzun yazarlar!
583– İtfaiyeci
İsrail'e doğru yol alan bir musevi göçmen gemisinde üç yolcu konuşurlar: Birincisi şöyle der:
– Ben Polonya'nın küçük bir köyünden gelmekteyim. İki bin nüfuslu olan bir köy, itfaiyecilerin dışında, herkes musevi.
İkincisi ise şöyle anlatır:
– Ben de, İspanya'nın bir köyünden… Köyümde de herkes musevi, tabi itfaiyecilerin dışında…
Ve ikisi birden üçüncüye dönerek, sorarlar:
– Ya sen, nereden geliyorsun?
– New York'tan geliyorum!
– Ama New York çok büyük bir şehir! Oranın ne kadar nüfusu var?
– Aşağı yukarı dokuz milyon!
– Vay, vay! Kaç kardeşimiz var orada?
– Aşağı yukarı iki milyon.
– Dokuz milyonun iki milyonu mu musevi? Peki ama, neden bu kadar çok itfaiyeci var orada?
584– Ve ortakları
Büyük ithalatçı tüccar Mordahay, yıllardan beri her gün l onlarca senedin, bononun ve başka iş anlaşmalarının altına Mordahay ve Ortakları diye yazardı, bu imzaya çok alışmıştı.
Dördüncü çocuğu doğmuştu. Nüfusa yazdırmaya gitti. Nüfus memuru sordu:
– Babası siz misiniz?
– Evet…
– Lütfen şuraya bir imza atın!
Büyük tüccar altın kalemini çıkarıp okunaklı yazısıyla imzasını attı:
– Mordahay ve Ortakları…
585– Beynelmilel ticaret
Denizde kocaman bir balina; bir Yahudi, bir Çinli, bir sandık portakal, bir de iskemle yutmuştu. Ertesi gün balıkçılar, balinayı yakaladılar. Karnını yardıkları zaman, bir de ne görsünler: Yahudi, iskemleye oturmuş, Çinliye portakal satıyor.
586– Borç
Jankel, gece yarısı penceresini açıp, kapı komşusu Moiz'e seslendi:
– Moiz, uyuyor musun?
– Hayır.
– Bana yüz lira borç verir misin? Moiz bu kez inilti halinde cevap verdi:
– Uyuyorum. Uyuyorum…
587– Nişan yüzüğü
Nişanlı iki yahudi genci birbirlerine darılmışlar, ayrılıyorlar. Rebeka yüzüğü parmağından çıkarıp nişanlısı Ab‑raham'a uzatmış:
– Artık seni sevmiyorum. Ben başkasına âşık oldum.
– Kime âşık oldun peki?
– Salamon'a.
– Ya demek öyle… Peki nerede şimdi bu adam?
– Sakin ol lütfen, n'olur ona bir şey yapma. –Yapacağını…
– YapmaAbraham… –Yapacağım Rebeka…
– Öldürecek misin onu?
–Yok canım, gidip nisan yüzüklerimizi ona satacağım…
588– Dulu bırak
Yahudinin birisi düşünceli ve kararsız bir şekilde arkadaşına koştu ve ona fikir danıştı:
– Evlenmek istiyorum, iki namzet var. Bunlardan birisi dul bir kadın. Çok zengin, çok parası var; fakat kendisini sevmiyorum. İkincisi ise beş parasız; fakat onu çıldırasıya seviyorum…
– Bana kalırsa gönlünün arzusuna uy ve sevdiğin parasız kadınla evlen…
– Haklısın… Ben de onunla evleneceğim…
– O halde açıkta kalan dul kadının adresini de bana ver…
589– Hastaları Koruma Derneği
Salamon çok hasta ve yalnızdı. Kötü kötü düşünürken, kapı çalınınca seslendi:
– Kim o?
– Kimsesiz hastaları koruma derneği için yardım. Gözleri parlayan Salamon:
– Çok mersi, dedi. Hastayım, kalkamıyorum, lütfen kapının altından bırakıver.
590– Hitler'in öldüğü gün
Hitler bir falcıya giderek:
– Hangi gün öleceğim? diye sordu.
Falcı Hitler'in yahudilerin bir bayramı olduğu, gün öleceğim söyledi. Hitler:
– Nasıl bu kadar emin olabilirsiniz? diye sorduğunda, falcı cevap verdi:
– Hangi gün ölürseniz ölün… O gün yahu diler sizin için bayram edecekler nasılsa…
591– Evde unutmasın
Yahudi tüccar Şimon alacağını istemek için gidip meslektaşı İsak'ın kapısını çalmıştı. Ev sahibi pencereden başını uzatmış, ancak alacaklısını görünce hemen içeri saklanmıştı. Bir dakika sonra kapıyı İsak'ın karısı açtı:
– Ne isteyorsunuz?
– Mösyö evde mi?
– Evde yok, çarşıda…
– Oyleysam, söyle ona, bir daha çarşıya yiderken başini evde unutmasin…
592– Bile bile
Salamon'un otomobili çalınmıştı. Manifaturacı Yasef, bir‑gün koşa koşa, Salamon'a geldi:
– Senin otomobili çalanı buldum! dedi. Onu Avramiçinin damadı kullanıyor.
– Biliyorum.
– Biliyorsun da neden yeriye almıyorsun?
– Bekliyorum, lâstiklerini yenilesin kerata!…
593– Sahte para
Salamon'un yarışlarda tuttuğu at birinci gelmişti. Salamon hemen gişeye koştu. Memur onun önüne tam elli tane beş binlik sürdü.
Salamon paraları teker teker inceledi, ışığa tutarak orasına, burasına baktı. Onun bu hareketlerine sinirlenmeye başlayan memur:
– Baksanıza bana, –size sahte para mı verdiğimi sanıyorsunuz? diye çıkıştı.
Salamon:
– Yok canım, diye sırıttı. Sadece demin size verdiğim beş bin liranın bunların arasında olmadığına emin olmak istedim.
594– Öğüt
Salamon gümrükten bir sandık cam eşya çıkartmıştı. Bir hamal çağırdı:
– Bu sandığı bizim mağazaya yoturmak için bir lira mı vereyim, yoksam üç kıymetli nasihat mı?
Hamal, acaba ne söyleyecek diye merak edip:
– Haydi nasihat olsun, dedi. Salamon:
– Nasihatlarm birincisini şimdi, ikincisini yolda, üçüncüsünü mağazaya varınca söylerim, dedi.
Hamal sandığı sırtına alınca:
– Bak dedi; fakirlik zenginlikten iyidir derlerse inanma! Yürüdüler, yarı yola geldikleri zaman Salamon durdu:
– İkinci nasihatim: Bak evladım, bekârlık evlilikten hayırlıdır derlerse inanma!
Mağazaya gelmiş, üst kattaki depoya çıkmışlardı. Merdiven başında hamaclass="underline"
– Haydi üçüncüsünü de söyle, deyince: Salamon:
– Bak dedi, yaya yürümek tramvayla gitmekten iyidir derlerse inanma!
Hamal bunu duyduktan sonra sandığı küt diye yere vurdu:
– Bak, dedi; bunun içinde bir tane sağlam mal kaldı derlerse inanma!…
595– Sulh olmak için