Выбрать главу

Salamon'un çok sevdiği dostu Mişonaçi; bir gün eski arkadaşını ziyarete geldi:

– Salamon bana 100 lira borç versene!

– Olur ama ne yapacaksın söyle…

– Birisine 100 lira borcum var, 50'sini verip sulh olacağım!

– Öyleyse 50 lira vereyim!

– Olmaz, 100 lira lâzım!

– 50 lirasını ne yapacaksın?

– Sonra seninle de sulh olurum be!..

596– Tekrar denize

Salamonun karısı Raşel, geçen yaz boğaz içinde ahbap evinde misafirken yıkanmak üzere denize girip boğulmuş ve cesedi bulunamamıştı. Salamon, bu hadiseden biraz müteessir oldu ise de, kendi kendine:

– Cenaze masrafından kurtulduk, o da kârdır! diye teselli buldu.

Aradan bir ay geçti, ahbabından şu telgrafı aldı:

– Üzerinde bir çok midye ve yengeçler olduğu halde Raşel'in cesedi bulundu.

Salamon, biraz düşündükten sonra, şu cevabı çekti:

– Midyelerle yengeçleri satın, Raşel'i de tekrar denize atın!

597– Aldığınızı geri verirsiniz

II. Dünya Savaşının sonuna doğru… Almamda nın durumu berbat… Hitler, her şeyin umulanın tersine döndüğünü görüp kara kara düşünmeye başladığı gibi, devlet kasası da' gitgide eriyordu. Çaresiz kalınca Almanya'nın en büyük bankerlerinden bir yahudiyi toplama kampından huzuruna getirtti:

– Biliyorsun ki, bütün yahudilerden nefret ediyorum. Sen de bunlardansın. Ama sana bir teklifim var: Biliyorum, Almanya'nın bir yerinde büyük servet gizliyorsun. Bana bir milyar Mark ödünç verirsen, yalnız hayatını bağışlamakla kalmam, sana bir de özel uçak tahsis ederim, istersen ingiltere'ye bile gidersin…

Yahudi banker hemen:

– Kabul Führer'im, dedi.

– Mükemmel. Şu halde senin adına bir borç senedi yazayım.

– Ona da kabul Führer'im.

– Nasıl olur? Senin gibi bir yahudi, Hitler'e nasıl güvenir? Yahudi gülümsedi:

– Sebebini söyleyeyim Führer'im: Siz aldığınızı muhakkak geri veriyorsunuz. İşte Polonya, işte Rusya, işte Fransa, Belçika… Bu demek ki benden aldığınızı da geri vereceksiniz!…

598– Gider ayak

Hastalığının iyileşeceğinden ümidim kesmişti. Karısına seslendi:

– Rebeka…

– Ne var?…

– Artık ben ölüyorum, şuradan bir papaz çağır… Hıristiyan olacağım!…

– Münasebetsizlik ediyorsun Salamon.

– Fena mı be!… Bir yahudi yerine bir hıristiyan eksilmiş olur.

599– Yanlışlıklar

Salamon yeni tanıştığı arkadaşına hayatını anlatıyordu:

– Ben ikizim. Öbür kardeşim bana o kadar çok benzer ki, annem bile bizi ayıramazdı. Bunun yüzünden başıma gelmedik bela kalmadı.

– Ne gibi yani?

– Bir defasında okulda kardeşim öğretmenin suratına yumruk attı. Okuldan beni kovdular. Yine bir yün sokakta birisi ile kavga etti. Mapusa ben yirdim. Sonra ben bir kız sevdim. Kardeşime vardı.

Bunları anlatırken bir yandan da hüngür hüngür ağlamaya başladı. Arkadaşı haline acıdı ve onu teselli etmek maksadıyla şöyle dedi:

– Vah zavallı Salamon… Ağlama, Allah büyüktür. Bakarsın günün birinde sen ölürsün, belki senin yerine kardeşini gömerler.

600– Yok tabii

Salamon'un tanıdığı çok zengin bir yahudi ölmüş… Defin törenine katılan Salamon bakmış Mişon mezarın kıyısına çökmüş ağlıyor. Yanına yaklaşmış:

– Senin bu adamla akrabalığın yok ki neden ağlıyorsun Mişon?

– Yok tabii, işte ona ağlıyorum Salamon…

601– Bir daha söyler misiniz?

Madam Levi, dükkâna gireceği sırada, gözlerinden sanki ateş saçan hiddetli bir adam, elini kolunu sallıyarak, ağız dolusu küfürler ederek çıkıyordu:

– Bir de tüccarım diye övünüyor… Neren tüccar senin, âdi üçkağıtçı? Madrabaz, dolandırıcı, alçak, hain, muhtekir serseri… Kalleş, namussuz, veled‑i zina, hayasız, rezil, köpek, it oğlu it, babası belirsiz, uğursuz…

Madam Levi hiddetli zata yaklaştı:

– Aman beyefendi, bunları kimin için söylüyorsun?

– Kimin için olacak, bu dükkânın sahibi pezevenk için, hak etti teres…

Madam Levi yalvardı:

– Aman beyefendi, bunları bir daha tekrar eder misiniz, bir kâğıda yazayım. Evde bazı yünler, söyleyecek bir şey bulamorumda hiddetimi alamor, bayılorum…

602– Yürek dayanmaz

Milyoner Moiz'in evine fakir bir yahudi gelerek yardımını istedi:

– Karım öldü. Ardından gelinlik kızımı kaybettim. Oğlum, bir otomobil kazasına uğrayarak bir bacağını kaybetti. Bir yankesici bütün paramı çaldı. Derken evim yandı. Bu yüzden de bir tarafıma inme indi.

Zengin Moiz, uşağını çağırdı:

– Kızım, al bu adamı kapı dışarı et. Yüreğim yufkadır benim. Bu kadar felaket dinlemeye dayanamam.

PAPAZ FIKRALARI

603– Hata

Yaşlı ve çirkin bir kadın günah çıkartmak için papaza gitmişti. Papaz günahını sorunca anlatmaya başladı:

– Sormayın, papaz efendi, bir kötü tabiatım var, bir türlü aynanın önünden ayrılamam, yüzümü seyretmeye bayılırım.

Papaz:

– Eğer vicdanınızı üzen bundan ibaretse korkmayın. Bu bir günah değildir.

– Nedir ya papaz efendi?

– Sadece bir hatatır kızım, hata…

604– Bir şey bildiğin yok

Papa, her sabah uyanınca odasına giren hademeye vakti ve havayı sormayı adet etmişti. Her sabah zile basınca kapı yanında bekleyen adamcağız içeri girer ve mesela:

– Saat sekiz, hava açık,

– Saat dokuz, fırtına var… kabilinden izahat verirdi.

Her seferinde papa da"teşekkür ederim, Allah ve ben bunu biliyoruz"cevabını verirdi. Bu cevap sinirine dokunan hademe, bir gün içeri girip de pencerelerin perdelerini açacağı sırada:

– Saat sekiz, ortalık günlük güneşlik, dedi. Papa, adeti üzere:

– Teşekkür ederim. Allah ve ben bunu biliyoruz, deyince adam hemen perdeleri açtı:

– Bir şey bildiğin yok, dedi. Saat oniki, bardaktan boşanırcasına da yağmur yağıyor.

605– Taşa çarpmak

Kentin günah çıkartmaya gelen bütün kadınları, kilisedeki günah çıkarma hücresine girer girmez:"Kocamı aldattım, muhterem peder"diye söze başlıyorlardı. Papaz, yıllardır aynı sözleri dinlemekten sıkılmıştı. Bir değişiklik yapmayı düşündü; bundan böyle"kocamı aldattım"yerine"ayağım taşa çarptı, düştüm"demelerini istedi.

Bu değişikliği de bir gün söz arasında belediye başkanına anlattı;"kentte siz de buna benzer değişiklikler yapabilirsiniz"diyerek espri yaptı.

Bir süre sonra papaz başka yere gitti, yerine yeni bir papaz geldi. Yeni gelen papaz, kadınlardan,"Ayağıma taş çarptı, düştüm"sözlerini işittikçe pek şaşırıyordu. Sonunda bir gün belediye başkanına gitti:

– Sizden önemli bir ricam olacak, dedi. Kentin yollarını bir düzene soksanız. Her gün,"Ayağım taşa çarptı, düştüm"diyen birçok kadınla karşılaşıyorum.

Belediye başkanı kahkahalarla gülmeye başladı. Papaz pek kızdı:

– Bunda gülünecek ne var? Sizin karınız bile ayağı taşa çarpıp düşenler arasında!…

606– Niçin

İki arkadaş yürüyorlardı. Biri ötekine sordu:

– Söyle bakalım kilisenin canlan neden çalıyor?

– Dua zamanı geldi de ondan…

– Bilemedin.

– Biri ölmüş de onun için…

– Yine bilemedin.

– O halde ya bir düğün ya da bir tören var.

– O da değil. Beriki kızdı:

– Madem öyle sen söyle bakalım, dedi.

– Zangoc çanın iplerini çekiyor da ondan.