Выбрать главу

– O zaman l milyona para demem…

– Yahu, der politikacı. Sen ne iş yapıyorsun ki. ücretleri kıstıkça gelirin artıyor?

– Mezarcıyım, efendim.

840– Radyo

Bir diktatörlükte özel bir devlet görevlisi köylere giderek herkesin bir radyo edinmesini sağlamaya uğraşıyordu. Köylülerden biri sordu:

– Bu radyoların ne yararı olacak efendim?

– Başkentte sayın başkanımızın söylediklerini buradan işiteceksiniz?

Köylüler bir süre aralarında fısıldaşırlar. Neden sonra aralarından biri sorar:

– Peki bizim burada konuştuklarımız da başkentten duyulacak mı?

841– Açığa vurulan sır

Ülkenin birinde, adamın biri çekmiş kafayı sarhoş bir halde sokağa fırlamış, başlamış cumhurbaşkanına sövüp saymaya:

– Öküz herif, essek kafalı geri zeka…

Tabii hemen yakalayıp götürmüşler. Alelacele yargılayıp basmışlar ağır hapis cezasını… Adamcağız dövünüp duruyormuş:

– Yahu beni deli sanıyorsunuz. Sonra ben hür değil miyim?

– Hürsün, deli de değilsin…

– Özgürsem istediğim gibi bağıramaz mıyım?

– Bağırırsın ama bu ceza bağırdığın için değil…

– Ya neden?

– Önemli bir devlet sırrını açığa vurmaktan…

842– Kıvırmak

Ünlü bir futbolcu büyük paralarla transfer edilmişti. Televizyonda kendisiyle bir konuşma yaptılar.

– Edindiğimiz bilgilerden, rakamlardan anlaşıldığına göre, başbakandan daha çok kazanıyorsunuz.

– Tabii kazanacağım, dedi futbolcu;"başka türlü düşünülemez, çünkü ben başbakandan daha iyi kıvırıyorum!…"

843– Sağırlar

Zamanın Fransız Dışişleri Bakanı Edourd Heriot, Simp‑lon Ekspresle Sirkeciye varıyor… İstanbul Valisi: Rahmetli Muhittin Üstündağ… Kıymetli misafirimizi garda karşılıyor.

"Excellence, je şule tres content de venir en Turpule!…"

Muhittin Üstündağ ağır işittiği için, tercüman Heriot'nun kulağına eğilip ağır işittiğini belirtiyor. Misafirimiz, bağırıp çağırmaya başlıyor:

"Heeey… Ekselaaans… vs."

O akşam Haydarpaşa'ya geçilip, Ankara'ya hareket ediyor… Ankara istasyonunda, o zamanki Protokol Umum Müdürü Cevat Açıkalın, Heriot'yu karşılıyor… Tercüman gene Bakan'a:

– Ekselans da ağır işitirler… Sesinizi biraz yükseltiniz… Heriot ona da derdini bağıra bağıra anlatıyor… Başvekil İsmet Paşa, Heriot'yu kabul ediyor… Tercüman

gene Herıotya ihtarda bulunuyor:

– Ekselans da ağır işitirler!

Nihayet misafirimiz Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal'in huzuruna çıkıyor… Alıştı ya, başlıyor bağırıp çağırmaya:

– Monsier is president de la Repubilpue, je suis… Tercüman hemen müdahale ediyor:

–Aman, diyor."Reisicumhur Hazretleri iyi işitirler!…"Nihayet Edourd Heriyot cenapları, memleketine dönüyor… Paris'te gazeteciler etrafına sarıp soruyorlar:

– Türkiye hakkındaki görüşleriniz nasıl?

– Valla orası bir sağırlar memleketi… Bir işiteni bulmuşlar, onunda Reisicumhur yapmışlar!… der.

844– Karaborsa

İkinci Dünya Savaşı sırasında, İngiliz avam kamarasında şöyle bir olay cerayan eder:

Bir milletvekili elindeki portakalı başbakan yardımcısı Atlee'ye göstererek:

– Bunu karaborsadan aldım, anlıyor musun? der. Atlee buna karşılık şu cevabı verir:

– Bir memlekette karaborsadan mal alan insanlar bulunuyorsa karaborsa da var demektir.

845– Birinci sayfa

Franklin Roosevelt'in amansız muhaliflerinden tanınmış bir işadamı her sabah New York şehrinin bir banliyosundaki evinden trenle New York Grand Central istasyonuna gelir gelmez perondaki gazeteciden bir New York Times satın alır ve birinci sayfaya bir göz attıktan sonra bırakıp gider.

Gazeteci birgün dayanamayarak sorar:

– Beyim, gazeteyi satın alıyor, ama sadece birinci sayfaya şöyle bir göz attıktan sonra bırakıp gidiyorsunuz. Sebebini sorabilir miyim?

– Gazetenin"ölenler sütunu"na bakıyorum, cevabını verir adam.

– Ama ölenler sütunu yirmi üçüncü sayfada. Adam:

– Benim baktığım herifin ölümü birinci sayfada verilecek, cevabım verir.

846– Çocukluk hayalleri

Zenginlerden bin köşkünde bir parti veriyordu. Sosyeteden, üst düzey bürokrasiden ve hükümet çevresinden davetliler vardı. İktidar partisinin önde gelen bir Bakan'ı, yanındakilere şöyle dedi:

– Düşünebiliyor musunuz, çocukluğumda hep bir soyguncu olmayı hayal etmiştim…

Partiyi veren ev sahibi:

– Gerçekten çok şanslısınız, çünkü çocukluk hayallerim kavuşan çok az kimse vardır dünyada…

847– Fal

Fıkra bu ya üç büyük devlet adamı şeytana ülkeleri hak kında soru sormuşlar:

Amerika başkanı Reagan:

– Ülkemde kaç yıl sonra tam bir refah olacak?

Şeytan:

– 25 yıl sonra, diye cevap vermiş. ı Rusya devlet başkanı Gorbaçov:

– Bizim demokrasiye geçişimiz kaç yılda olacak? diye sormuş.

Şeytan:

– 50 yıl sonra, cevabını verince,

– Benim ömrüm vefa etmez, demiş.

Neyse sıra Türkiye başbakanı Özal'a gelmiş:

– Enflasyon ne zaman düşecek? diye sorunca şeytan bağırmış:

– İşte buna da benim ömrüm vefa etmeyecek…

848– Havlama

Eski Roma'da ünlü hatiplerden Çiçero, soygunculuğu ve ahlâksızlığı ile meşhur olan bir avukatın da bulunduğu bir topluluk önünde nutuk çekiyordu. Çiçero'yu çekemeyen avukat kalabalık arasından fırlayarak hakaret etmeye başladı:

– Hey orada ne havlayıp duruyorsun? Çiçero hemen cevabı yapıştırdı:

– Ne yapayım, bir hırsız gördüm de…

849– Politikacı ağzı

Fransanın ünlü şarkıcılarından Charles Trenet'ye sormuşlar:

– Bir politikacının yaşayıp yaşamadığı nasıl anlaşılır?

– Ağzına bakacaksınız, kapalıysa ölmüş demektir.

850– Mecliste temsil

Seçim öncesi aday listeleri hazırlanıyordu. Parti genel merkezinde genel başkan bir öneride bulundu:

– Aday listesine Şaban Bey'i mutlaka yazın. Parti ileri gelenlerinden biri itiraz etti:

– Aman sayın başkanım, Şaban Bey aptalın biridir.

– Memleketimizde bir yığın aptal var. Onların da mecliste temsilci bulundurmaya hakları yok mu?

851– Şimdi milletvekili

Köylü Mehmet Ağa'ya sormuşlar:

– Yahu senin şu Sabri adlı oğlun nerelerde?

– Bir süre Ege'de çiftçilik yapmayı denedi, beceremedi. Sonra İstanbul'da avukatlık yapmak istedi, o da olmadı…

– Yah vah iyi çocuktu be… Üzüldük…

– Üzülmeyin o kadar canım, şimdi milletvekili oldu.

852– İki general

Vietnam savaşının olduğu yıllar… Amerikalılar büyük zayiat vermekteler. Yenilgiye bir çare ararlarken akıllarına birden Arap‑İsrail savaşının ünlü komutanı Moşe Dayan geldi. İsrail hükümetinden bu savaşın sona erdirilmesi için Moşe Dayan'ı istediler.

israil hükümeti:

– Elbette, diye cevap verdi,"ama karşılığında iki general isteriz."

Amerikalılar bu teklife çok sevindiler:

– Kimleri istiyorsunuz?

– General Elektrik ve General Motors'u…

853– Öküzün yaptığı

Geri kalmış bir ülkenin Devlet Başkanı, Başbaka'nıyla birlikte otomobille bir kente gidiyormuş.

Şehirlerarası yolda bir süre gittikten sonra, önlerine, yolun ortasına yatmış bir öküz çıktı.

Öndeki polis arabasından inen görevliler öküzü kaldırmak ve yolu açmak için uğraştılar. Ama bir türlü kalkmıyordu öküz.