Выбрать главу

Matematikçi meslektaşını teselli etmiş:

– Aldırma canım, kızma! Bu keratalar böyledir, hem yaparlar, hem de yapmadım, derler.

Tarihçi saçını başını yolarak müdürün odasına koşmuş:

– Müdür bey, müdür bey, bu ne biçim okul! Öğrencisine"Kartaca Savaşı'nı kim yaptı"diyorum,"ben yapmadım"diyor. Öğretmenine olayı anlatıyorum,"sinirlenme, bu çocuklar böyledir, hem yaparlar hem de yapmadım derler"diyor. Çıldıracağım…

Müdür, tarihçiyi yatıştırmaya çalışırken:

– Canım kızma bu kadar, bakanlığa bir yazı yazar sorarız.

905– Günler uzadı

Öğretmen, Sabri'ye sordu:

– Bir gün kaç saattir?

– Yirmi beş saattir.

– Olur mu? Size öğretmemiş miydim kaç saat olduğunu?

– Geçen hafta"günler bir saat uzadı"demiştiniz ya…

906– Kekeme

Müfettiş sağırlar ve dilsizler okulunu teftiş edecekti. Okulun müdürü öğrencileri bir yerde toplayarak müfettiş gelince nasıl davranacaklarını anlatıyordu:

– Müfettiş tek tek bayramınızı kutladığında teşekkür etmek için koluna vurarak cevap vereceksiniz.

Gerçekten müfettiş bayram sabahı geldi. Sıraya dizilen öğrencilerin koluna dokunarak bayramlarını kutlamaya, onlar da öğretildiği gibi, müfettişin koluna vurarak teşekkür etmeye başladılar.

Yalnız aralarından bir öğrenci normal vuruştan 8 kez daha fazla vurmuştu müfettişin koluna. Bundan bir anlam çıkaramayan müfettiş, okul müdürüne sordu:

– Bu çocuk koluma niçin bu kadar çok vurdu, anlayamadım?

Müdür:

– Haaa o öğrenci mi? O kekemedir de onun için efendim.

907– Özet

Profesör denizde boğulma tehlikesi geçirenlerin nasıl kurtarılacağını ayrıntılarıyla anlattı. Sonra da öğrencilerden birinin kısaca tekrarlamasını istedi. Hınzırın biri iyi özetledi:

"Önce adam sudan çıkarılır, sonra da su adamdan çıkarılır."

908– Bir şey bilmiyor!.

Okula yeni başlayan küçük kız eve oldukça kızgın dönmüştü. Annesi sebebini sordu.

– Bir şey mi oldu yavrum?

– Ne olsun? Bizim öğretmenin bir şey bildiği yok!

– Nasıl olur?

– Her şeyi bize soruyor da öğreniyor!

909– Hep sen olmaz

Anne, oğlunun karnesine bakarak hiddetten köpürdü:

– Bu ne hal? Geçen yıl sınıfın birincisiydin, bu yıl aldığın kırıklarla herhalde sonuncusu olmuşsundur!…

Çocuk önüne bakarak mırıldandı:

– Ama anne, geçen yıl sen sevindin, bırak bu yılda başkaları sevinsin!…

910– Ah bu çocuklar!

Sınıfta küçük bir çocuk parmak kaldırarak sordu:

– Öğretmenim, dünyanın ağırlığı ne kadardır?

Öğretmen, çocuğun bu ilgisine sevinerek, bu sorunun cevabını bilmediğini ve araştıracağını söyledi. O gece ansiklopedilerden gereken bilgiyi bularak ertesi gün sınıfta açıkladı. Aynı çocuk parmak kaldırarak sordu:

– Öğretmenim, bu ağırlığa insanlarınki de dahil midir,

değil midir?

911– Balıklar içiyor

Öğretmen sordu:

– Irmaklar, nehirler, dereler, kar ve sel suları sürekli denize dökülüyor. Nasıl oluyor da deniz taşmıyor?

Öğrencinin biri cevap verdi:

– Suyun fazlasını balıklar içiyor da ondan.

912– Melek

Resim dersinde, öğretmen Şaban'ın yaptığı resme bakarak:

– Amma da yaptın Şaban! Sen hiç tek kanatlı melek gördün mü? dedi.

Soru sırası Şaban'daydı:

– Peki, ya siz iki kanatlısını gördünüz mü öğretmenim.

913– Akıllı çocuk

Öğretmen derste, öğrencilerden birine:

– Oğlum, bana on tane vahşi hayvan say bakalım.

– Aslan, kaplan, fil, gergedan…

Çocuk, düşündü, başka bulamayacağını anlayınca şöyle

devam etti: Altı tane de zürafa!…

914– Karne

Küçük Temel, ilk kez karnesini eve getirdi. Babası gözlüklerini takıp karneyi incelemeye başladı.

– Yazı eyi, okuma eyi, peden eğitimi orta. Ama Temel peden eçitiminin de karcısında eyi yazmalıydı.

Temel başını salladı.

– Sen onu öğretmene söylemelusun pabacuğum. Çünkü pen oraya hiç pir şey yazmadım. Orada okutuğun ne varsa hepsini öğretmen yazdı…

915– En pratik usûl

Öğretmen, iş bilgisi dersinde afacan Sabri'ye sordu:

– Pastaların bayatlamaması için ne yaparsın?

– Yerim efendim…

916– Haftanın günleri

Öğretmen öğrencilere komposizyon ödevi olarak şu konuyu vermişti:

"Haftanın yedi gününün de adının geçtiği bir öykü yazın."

Öğrencilerden birinin cevabı şöyleydi:

"Geçen pazar günü babam, balık avına gitti. Dönüşte o kadar büyük bir torik getirdi ki, pazartesi, salı, çarşamba, perşembe, cuma günleri balık yedik. Hattâ cumartesi gününe bile kaldı."

917– Son savaş

Öğretmen tarih dersinde sordu:

– Söyle bakalım Sultan I. Murad hangi savaşta öldü? Çocuk biraz düşündükten sonra cevap verdi:.

– En son yaptığı savaşta öğretmenim.

918– Tasarruf

– Babacığım, bana verdiğiniz söze göre, karnemdeki her iyi nota karşılık bana on lira verecektiniz, değil mi?

– Evet yavrum.

– O halde size sevinçli bir haber vereceğim. Paranızı tasarruf edebilirsiniz…

919– O olmasaymış

Öğretmen, hayat bilgisi dersinde minik öğrencilerine ampulü Edison'un keşfetmiş olduğunu anlatmıştı. Derken sınıfa şöyle bir soru yöneltti:

– Ya Edison olmasaydı ne yapacaktık? Arkalarda oturan bir afacan:

– Hiçç, dedi. Sadece televizyonu mum ışığında seyretmek sorunda kalacaktık…

920– Enine boyuna

– Sekizin yarısı kaç eder?

– Enine mi, boyuna mı öğretmenim?

– Ne saçma lâf o öyle…

– Saçma olur mu efendim. Enine kesersek sıfır eder, boyuna kesersek üç eder de…

921– Hangi sıpa

Öğretmen azarlayarak sordu:

– Söyle bakalım, dün okula geleceğin yerde, hangi yaranmaz sıpayla sokaklarda dolaştın?

Öğrenci:

– Oğlunuzla birlikteydim, öğretmenim.

922– Mumya

Tarih dersinde öğretmen tahtaya bir öğrenci kaldırır:

– Mumya ne demektir?

Öğrenci biraz duraklar. Sonunda cevabı bulmuştur:

– Eski Mısırlıların yaptıkları bir çeşit kral salamurasıdır efendim, der.

923– Kopya

Temel, kopya çekmiş diye imtihan kâğıdına not vermeyen öğretmenine itiraz etti:

– Ama öğretmenim, Fadime de benim kadar çalışmış olamaz mı?

Öğretmen gülerek söze başladı:

– Bak Temel beni iyi dinle. Dört soruya da aynı cevabı kelimesi kelimesine yazmışsınız. Haydi bunu anladık. Beşinci soruya Fadime,"bilmiyorum"yazmış. Senin kâğıdında ise aynı sorunun karşılığı"ben de bilmiyorum…"

924– Soru

Öğretmen sınıfta öğrencilere kitabın iyi bir arkadaş olduğunu anlatıyordu. Bir aralık:

– Söyleyin bakalım, dedi. Kitap neden iyi bir arkadaştır? Arka sıralardan bir öğrenci cevap verdi:

– Borç istemez de ondan öğretmenim…

925– Boks hakemi

Baba, ilkokuldaki oğlunu karşısına almış azarlıyordu:

– İki yıldır okula gidiyorsun, ancak 10'a kadar saymasını öğrenebildin. Bu gidişle, büyüyünce, ne olursun, bilmem.

– Boks hakemi olurum babacığım.