Выбрать главу

– More ben biliyorum, diye bağırıyor. İslamın şartı yüz!… Başkan ona da:

– Olmadı, deyince Arnavut'un canı sıkılıyor. Kahveden çıkınca, doğru bir hocanın evine gidiyor:

– More hoca… Çabuk söyle, diyor, İslamın şartı kaç? Hoca:

– İslamın şartı beştir, der demez, Arnavut hırsından kıpkırmızı olmuş bağırıyor:

– Git işine be!… Ben herife yüz dedim de yine beğenmedi!

106– Kanaat‑nasihat

Şehir dışında göçebe halde yaşayan Arap kabilelerinden birisi Şam şehrine gelmişti. Kabile mensubu bilge bir kişi sokakta giderken açlıktan şikayet ederek sadaka isteyen bir fakire rastladı. Peşinden ayrılmayıp kendisini rahatsız eden bu dilenciye:

– Kanaat tükenmez bir hazinedir, diye nasihat verdi. Kurnaz dilenci onun bu sözüne şu karşılığı verdi:

– Evet öyledir. Fakat yiyip içtikten ve yatacak yer bulduktan sonra, ben de senin gibi bu sözü tekrarlayabilirim.

107– Karışan külahlar…

Olay Osmanlı döneminde geçiyor…

Adamın biri sıkışmış, borçlarını ödeyemiyor. Ne yapacağını şaşırmış…

Bazı ahbapları çareler önermişler:

– Ayasofya'nın top kandili altında kırk sabah namaz kılarsan borcundan kurtulursun, demişler.

O da ertesi sabah Ayasofya'ya koşmuş… Otuz dokuz sabah, hiç aksatmadan namazını kılmış…

Kırkıncı sabah da, daha ortalık karanlıkken giderken, karşıdan gelen birine çarpmış. Başından külahı düşmüş.

Karanlıkta eğilip almış, Ayasofyanın top kandilinin altına gidip namazını karanlıkta kılmış. Namazı bitince oturup Tanrı'nm kendisini borçlardan kurtarmasını beklemeye başlamış.

Camiden çıkanlar yanına uğrar, para bırakır giderlermiş. Önünde epeyce para toplanmış.

Bu esnada caminin baş kayyumu yanına gelmiş:

– Kardeşim, demiş, paraları al da git. Allah imanını kabul etsin. Yalnız, sünnet olmadan önce başlığını değiştir. Müslümanların giydiği kavukla sarıktan al…

Bu sözlerden bir şey anlamayan adam, elini başına götürmüş. Bir de bakmış, başında bir papaz külahı… Yolda çarpıştığı adam papazmış, karanlıkta külahları değişmişler. Camiden çıkanlar da papazın Müslüman olup namaz kıldığını zannetmişler, keselerine davranıp"sünnet akçesi"vermişler.

Bizim ki ellerine göğe kaldırarak:

– Tanrım, demiş, buna da şükür… Veriyorsun… Veriyorsun ama, adamın başına papaz külahını da giydiriyorsun!…

108– Jimnastik

Adam uzun uzun yerde idman yapan karısını seyretti, sonra dayanamadı ve:

– Vücudunu güzelleştirecek idman yapmayı bırak da, biraz da huyunu güzelleştirecek idman yap, daha iyi olur!

109– Faiz oranları

Borçlarının çokluğundan birbirine yakınan iki arkadaş konuşuyorlardı:

– O tefeciden hiç para alma, kışın % 50, yazın ise % 60 faiz istiyor.

– Neden yazın % 60 istiyor.

– Günler uzun olduğu içinmiş…

110– Zavallı

Adamın biri, yol kenarında oturup dilenen körü, gazete okurken görünce küplere bindi:

– Bu ne hal böyle? Hem gözüm görmüyor diyorsun, hem de gazete okuyorsun.

Kör, gazeteden yavaşça başını kaldırdı:

– Yanılıyorsunuz efendim. Ben gazete okumuyorum. Sadece resimlerine bakıyorum…

111– Sermayesine satış!

Hırsızın biri çaldığı elbiseyi satmak için gittiği pazarda, nasıl olduysa bir başkasına çaldırdı. Akşamleyin eve döndüğünde karısı, elbiseyi kaça sattığını sordu.

Acemi hırsız güldü:

– Kaça olacak? Sermayesine.

112– Ona da mı pasaport?

Londra havaalanında altı yamyam, yanlarında bir beyaz adamla gümrükten geçiyorlardı. Polis pasaportlarını istedi. Uzattılar. Altı pasaport incelemesini bitiren memur:

– İyi ama, siz yedi yolcusunuz. Nerede yedinci yolcunun pasaportu?

Yamyamlar şaşkın birbirlerine baktılar:

– Nerde yedinci yolcu? Hangi yedinci yolcu?

Memur, yanlarındaki beyaz adamı gösterince daha da çok şaşırdılar:

– Yanımıza yolluk olarak aldığımız yiyeceğe de pasaport çıkarılması gerektiğim bilmiyorduk, derler.

113– Tükürük

Adamın biri tek başına durduğu gişenin önünde tiren bileti istemiş. Satıcı"sıraya gir"demiş. Adam bakmış, kendisinden başka kimse yok. Tekrar istemiş ve aynı karşılığı almış:

– Sıraya gir!

Dayanamayıp satıcının suratına tükürmüs. Satıcı kızarak:

– Neden, nasıl yaparsın bunu bana! deyince, adam istifini bozmadan:

– Valla ben tükürmedim, arkamdaki adam tükürdü, demiş.

114– Ters yön

Adamın biri otobana ters yönden girmiş, dinlemekte olduğu radyodan bir anons:

"Dikkat bir araba filan otobana ters girmiş!"diye uyarıyor. Adam kızarak:

– Yahu ne bir arabası; baksana hepsi ters geliyor.

115– Kırmızı ışık

Polis kırmızı ışıkta geçen arabayı durdurarak:

– Görmedin mi? Kırmızı ışık yanıyordu, demiş. Sürücü:

– Valla kırmızıyı gördüm de, sizi görmedim.

116–Elma ye

Kürt'ün birisi karısıyla İstanbul'a gitmiş. Çiçekçinin önünden geçerlerken kadın,

– Ne güzel, şunlardan bir tane alalım, demiş. Adam terslemiş:

– N'apacan çiçeği, elma aliyim de ye.

117– İsot

Urfa şehrimiz acılı kebaplarıyla meşhurdur malum. Bir gün Urfa'ya düşman girdi diye bir haber yayılmış, kimsenin kılı kıpırdamamış. Ancak"Düşman isot tarlalarından geçiyor"denilince bütün Urfa ayaklanmış.

118– Siz yaptınız

Bir Nazi subayı, Paris'teki dünya fuarında sergilenen Gu‑ernica tablosunu aşağlayıcı bir eda ile Picasso'ya göstererek sorar:

– Bunu siz mi yaptınız? Picasso:

– Hayır. Siz yaptınız, der.

119– Fıkra derneği

Adamın biri, arkadaşını üyesi olduğu bir fıkra derneğine götürür. İçeriye girdikten hemen sonra çeşitli masalarda oturan gruplar; 313 sayısı söylendiği anda gülerler. Diğer bir grup 15 sayısı söylendiğinde derhal yüksek kahkaha atarlar.

Arkadaşı:

– Niçin bunlar bir sayı söylendiği zaman bazen az bazen de çok gülüyorlar?

– Bizim dernekte birbirlerine o kadar çok fıkra anlatmışlardır ki fıkralara numara verilmesi zorunluluğu doğmuştur. Artık fıkra anlatmak yerine kod numarasını söylerler, üyeler de bu fıkrayı hatırlayıp gülerler.

120– Sıra

İki kadın konuşurken dillerinden bal akar sanki…

Biri sordu:

– Neredeydin bu sabah? Öteki:

– Güzellik salonundaydım. Beriki dik‑dik bakarak:

– Haaa! Daha sıran gelmeden ayrıldın demek!…

121– Balonda…

Bir bilgisiyar donanım uzmanı balonla gezmeye çıkmış; ama kaybolmuş. Rüzgara kapılıp, günlerce aç, susuz olarak denizleri ve çölleri aşmış. Sonunda bitkin bir durumda çevreyi gözlerken birden, yerde golf oynayan birisini görmüş. Ne yapmış, ne etmiş balonu alçaltmayı başarıp golf oynayan adama seslenmiş:

– Neredeyim? Yerdeki cevaplamış:

– Balonda…

– Hayır, demiş donanıma; yani, dünyanın neresindeyim?

Cevap gelmiş:

– 23 derece 43 dakika doğu, 65 derece 4 dakika kuzeydesiniz.

Donanımcı sinirlenmiş:

– Siz yazılımcı mısınız?

– Evet! demiş yerdeki; Nereden anladınız?

– Söyledikleriniz çok doğru ama bir b…ka yaramıyor!

122– Çare