Sırıtmanı engeller
Genç rahibelerden biri koşarak gelir ve başrahibenin önünde diz çökerek: - "Değerli hemşire, sormayın başıma neler geldi..." - "Neler geldi kızım?" - "Arka bahçede çiçek topluyordum, nerden geldiyse bahçıvanın oğlu ortaya çıktı ve maalesef bana... - "Tecavüz mü etti?" - "Evet..." - "Hımmmm, peki kızım sen şimdi git, mutfaktan bir limon al, kes ve suyunu iç..." - "Aaa, limon hamileliği önler mi?" - "Hamileliği önlemez de, en azından sırıtmanı engeller..."
O kadınlara aittir
İki genç kadın, vapurla seyahatlari sırasında bir papazla tanışırlar. İskeleye geldiklerinde gümrük kontrolünün çok sıkı olduğunu öğrenirler. Papazı aramadıklarından, ellerindeki kaçak eşyaları saklaması için papaza yalvarırlar. Papaz: - "Beni aramazlar ama ben de yalan söylemem", der. Sonunda kadınların yalvarmasina dayanamayarak paketi alıp, pantolonunun içine saklar. Gümrükten çıkarlarken memur sorar: - "Sayın peder sizde bir şey var mı?" - "Var evladım." - "Nerede?" - "Pantolonumun içinde." - "Görebilir miyiz o nedir?" - "Olmaz gösteremem, o kadınlara aittir." Gümrük memuru kahkahayı basar: - "Öyle mi? Çok şakacısınız sayın peder. Geçebilirsiniz."
Biraz daha sallarsanız
12 yaşında bir çocuk bir kadına tecavüz etmekten yargılanıyormuş. Üstelik çocuğun avukatı da bayanmış. Mahkemede bayan avukat, çocuğun pipisini dışarı çıkarıp eline almış ve sallayarak: - "Hakim bey, bu çocuk bu ufacık pipisiyle bu kadına nasıl tecavüz edebilir?" Tam bu sırada çocuk avukatın kulağına eğilerek fısıldamış: - "Avukat hanım biraz daha sallarsanız davayı kaybedicez!"
Münasebetsiz Seyirci
Ünlü bir oyuncunun tiyatro oyunu... Oyuncu rol gereği seslenir: -"Atımı getirin!" O sırada, münasebetsiz bir seyirci araya girer: -"Eşek olsa olmaz mı?" Tecrübeli oyuncu, hiç istifini bozmaz: -"Hayhay! Buyrun beyefendi!"
Kayıp Eşler
Olay bu ya, büyük bir alış-veriş merkezinde, aynı anda iki adam da karısını kaybetmiş arıyormuş. Sağa sola koşuştururlarken, birbirlerine çarpmışlar. Biri hemen özür dilemiş: - "Kusura bakmayın eşimi kaybettim de, onu arıyorum, ondan dikkat edemedim." - "Sorun değil, ben de eşimi arıyorum bu arada..." Bunun üzerine daha pratik olan atılmış: - "Arkadaş, o zaman birbirimize eşlerimizi tarif edelim, rastlarsak da şurdaki restoranın önüne gelmesini ve beklemesini söyleyelim." Öneri diğerine mantıklı gelmiş ve başlamış karısını tarif etmeye: -"Benim karım; esmer, 23 yaşlarında, 1.78 boyunda, 58 kg.; açık mavi, dar bir mini etek giyiyor. Ya senin eşin nasıl biri?" -"Boşver benimkini, seninkini arayalım!"
Pullar neden yapışmıyor?
Bir ülkede, kendini beğenmiş, kompleksli bir bakan varmış. Üzerinde kendi resmi olan pullar bastırmış, bütün bakanlığa da bir yazı geçmiş; "artık bütün yazışmaları yollarken, üzerinde benim resmim olan pulları kullanacaksınız" diye. Bakan, bir süre sonra pullarının zarflara yapışmadığını görünce, küplere binip yardımcısını çağırmış: - "Ne bu rezalet, pulların arkasına yapıştırıcı sürmediniz mi?" - "Sürdük efendim, sürdük de..." - "Eeee?" - "Çalışanlar pulun ön yüzüne tükürüyorlar efendim, arkasına değil..."
Kaliteli Mal
Adamın birinin canı biftek çekmiş ve lokantaya gitmiş. Garsonu çağırmış: - Bana bir biftek getir delikanlı. Garson birazdan biftekle geri dönmüş. Adam bifteğe bir bakmış, yenecek gibi değil ama hiç bozuntuya vermeden konuşmuş: - Bizim meslekte buna kaliteli mal derler delikanlı. - Yaa? Kasap mısınız efendim? - Hayır. Kösele Tüccarıyım.
Keçi resmi
Ufak kız, bir ağacın altına oturmuş resim yapıyordu. Babası yanına gelip sordu: - Benim tatlı kızım ne resmi yapıyormuş bakalım? - Çimenlikte bir keçi resmi yapıyorum. - Canım çimenler nerede? - Keçi hepsini yedi. - Peki keçi nerede? - Yiyecek bir şey kalmayınca o da gitti.
Tanışmak ister misiniz?
Paris'te güzel bir gün, ve kaldırımda karşıya geçmeyi bekleyen, 18-19 yaşlarında, tatlı mı tatlı bir genç kız. Kızın yanına bir delikanlı gelir ve sorar: - Afedersiniz küçük hanım, acaba Joseph Parde adında bir genç tanıyor musunuz? Genç kız tüm tatlılığıyla cevap verir: - Hayır, ne yazık ki tanımıyorum. Delikanlı gülümser: - Öyleyse onunla tanışmaya ne dersiniz?
Benzerlik
Patron, ofise biraz geç gelmiş ve sekreterine, kendisini arayan olup olmadığını sormuş. Sekreter, adını bir türlü söylemeyen birinin geldiğini söylemiş. Patron: -"O gerizekalı kardeşim olmalı." Sekreter: -"Büyük ihtimalle efendim, size çok benziyordu."
Bizde bunlar...
Bir Amerikalı, bir rehberle birlikte Avustralya'yı gezmektedir. Büyük bir çiftliğe gelirler ve bir koyun sürüsü görürler. "Bunlar nedir?" der Amerikalı. Rehber "Koyun" deyince de, "Ne koyunu yahu? Bizde koyunlar bunların 2-3 katıdır" der. Daha sonra, ineklere rastlarlar. "Peki bunlar nedir?" der Amerikalı, "İnek" cevabını alınca da, "Bizde inekler bunların 2-3 katıdır" der. Bir süre sonra yanlarından kangurular geçince, Amerikalı yine sorar, "Bunlar nedir?". Rehber bu sefer başını bile kaldırmaz, "Çekirge"...
Galiba sarhoş
Yaşlı ve çirkin bir kadın soluk soluğa karakola gelip şikayetçi olur: -"Adamın biri beni bir saattir izliyor, kendimi buraya zor attım, galiba sarhoştu memur bey", der. Polis kadına tepeden tırnağa şöyle bir bakıp cevaplar: -"Galiba değil, mutlaka sarhoşmuş hanımefendi..."
Mısır
Adamın biri, bir aile dostuna sormuş: -"Köpeğinizin adını niye mısır koydunuz?" -"İlk geldiğinde bizim eve de sizin eve bıraktığı küçük piramitlerden bırakmıştı da..."
Politikacılar
Bir otobüs dolusu politikacı, seçim kampanyası için dolaşıyorlarmış. Otobüsleri büyük bir çiftliğin yakınında derin bir şarampole uçmuş. Çiftliğin sahibi koşarak gelmiş, gece kurda kuşa yem olmasınlar diye cesetleri gömmeye başlamış. Ertesi sabah, Jandarma soruşturma için çiftliğe gelmiş. Çiftçiye sormuşlar: "Otobüsteki bütün politikacıları gömdünüz demek. Hepsi de ölüydü, eminsiniz değil mi?" Çiftçi cevap vermiş: "Bazıları yaşadıklarını iddia ettiler ama politikacıları bilirsiniz. Hep yalan söylerler!".
Kör Pilotlar
Yolcular uçağın yanında otobüsten inmişler, uçağa biniyorlarmış. Uçak şirketinin minibüsü yanlarında durmuş. İçinden kaptan pilotla, yardımcı pilot inmişler. Yolcular fena halde şaşırmışlar, çünkü kaptan pilotun elinde bir beyaz baston, kolunda üç noktalı bant... Yardımcı pilotun elinde bir köpek taşması, tasmanın ucunda bir köpek; sağa sola çarparak ilerliyorlar uçağa. "Şaka herhalde" demiş yolcular, doluşmuşlar uçağa. Uçak pistte hızla ilerlemeye başlamış. Yolcuların gözleri camda. Uçak hızlanmış, hızlanmış, hızlanmış... Pistin sonu hızla yaklaşmaya başlamış. Bazı yolcular paniklemiş dua etmeye başlamışlar. Pistin sonuna 10 metre kalıp da betonun bitip çimlerin başladığını gören yolcular dehşet içinde çığlığı basmışlar. Tam o anda da kaptan pilot levyeyi sonuna kadar çekmiş. Uçak tam pist biterken tekerleklerini yerden kesmiş, havalanmış. Kaptan pilot arkasına yaslanmış, derin bir nefes almış ve yardımcı pilota dönmüş: "Biliyor musun?" demiş, "Bir gün çığlık atmayacaklar ve hepimiz öleceğiz!"