Napoleon tahta çıkınca
Öğretmen tarih dersinde öğrencilerden birini sözlü sınava kaldırmıştı: "Söyle bakalım yavrum. Napoleon Bonapart Fransa tahtına çıkınca ne yaptı? Öğrenci: "Oturdu öğretmenim!"
Katolik Okulunun Sırrı
Musevi ailesinin en büyük derdi 10 yaşlarındaki çocuklarının matematikten sürekli "0" almasıymış. Konuşmuşlar olmamış, ders aldırmışlar olmamış, psikoloğa gitmişler olmamış. Son çare, çocuğu bir Katolik okuluna kaydettirmişler. Çocuk bir süre sonra matematik notunu düzeltmiş, hatta sürekli 10 getirmeye başlamış. Bunun nasıl gerçekleştiğini sorduklarında, başta yanıt vermek istememiş ama sonunda konuşmuş: "Okula girdiğim gün, adamın birini "artı" işareti üzerine çivilediklerini gördüm. İşte o zaman bu işin ciddiyetini anladım."
Hitler esir kampında
Hitler savaş sırasında bir esir kampında üç esir ile konuşuyormuş, bir İngiliz, bir Fransız ve bir Yahudi. "Size birer soru soracağım, bilirseniz sizi serbest bırakacağım" demiş. İngiliz'e sormuş: "Titanik kaç yılında battı?" İngiliz hemen cevap vermiş: "1912" ve kurtulmuş. Fransız'a dönmüş: "Titanik'te kaç kişi öldü?" Fransız cevap vermiş: "1050" ve o da kurtulmuş. Sıra Yahudi'ye gelmiş, Hitler sormuş: "Titanik'te ölenlerin isimleri nelerdi?"
Ekmek parası
Küçük çocuk babasına sormuş: "Babacığım, insanlar niçin bu kadar çok çalışıyor?" "Ekmek parası için oğlum..." "Peki öyleyse fırıncılar niçin çalışıyor?"
Maaş kesintisi
Dört ayda beşinci işini değiştiren adam son girdiği şirkette depo görevlisi olarak işe başlar. İlk haftanın sonunda yükleme yapılırken adam kullandığı yükleyicinin kontrolünü yitirerek bazı malların zarar görmesine neden olmur. Bunu gören depo sahibi yanına gelerek adama, zararın tazmin edilmesi için zarar karşılanana kadar maaşının %10'unun kesileceğini söyler. Adam bunu duyunca gülmeye başlar. Patron şaşırır, adam sorar: "Ne kadar sürer bu zararı karşılamam sizce?" "Yaklaşık 8 ay sonunda zararı kapamış olursun." "Çok güzel. Nihayet sürekli ve güvenli bir iş bulabildim!"
Yalancı
Serveti de bol bir Padişahın birinin canı, işsizlikten öyle sıkılmış ki, Padişah bir yalan söyleme yarışması başlatmış. Eğer söylenenlere "olabilir" derse yalan sayılmayacakmış, eğer karşısındakine "yalan söylüyorsun" derse, yalan sayılacakmış. Uzatmayalım, yarışmacılar gelmeye başlamışlar. Dizi dizi yalanlar "ben bir keresinde o kadar susamıştım ki, koca gölü içtim", "ben 20 tane fili bir vuruşta öldürdüm", "ben aya gittim geldim"... Padişah hepsine de olabilir demiş. Derken bir gün, üstü başı perişan bir adam gelmiş huzura. "Padişahım" demiş, "ben yalan söylemeye değil, hakkımı almaya geldim. Babanızın babasının babası, benim babamın babasının babasından bir küp altın borç almış. Ben o bir küp altını almaya geldim." Padişah hemen hiddetlenmiş: "Atın şu adamı dışarı!" diye kükremiş, "yalan söylüyor!" Adam hemen söze girmiş: "Hünkarım yalan mı söylüyorum?" "Evet" demiş Padişah, "benim atalarım senin gibi birinin dedelerinden borç filan almış olamaz!". Adam sözünü bitirmiş: "Padişahım eğer borcu kabul ediyorsanız bir küp altını, yok yalan söylüyorsam da yarışmanızın ödülü olan bir sandık altını verin."
Hayatını yazarak kazanıyormuş
Boş gezenin birine sormuşlar, "sen hayatını nasıl kazanıyorsun" diye. Cevap vermiş:-"Yazarak!" İnsanlar şaşırmış tabi, "hangi gazeteye yazıyorsun?" demişler. Bizimki cevaplarını vermiş:-"Gazeteye değil efendim, aybaşlarında babama yazıyorum!"
Galip istakoz
Adamın biri lokantaya gitmiş ve bütün bir istakoz ister. Garson siparişi getirdiğinde, adam istakozun bir bacağının olmadığını görür ve garsona sorar:-"Bunun bir bacağı neden eksik?" Garson, kıvırtmak için hemen uydurur:-"Efenim, malumunuz istakozlar kavgacı hayvanlardır ve sık sık kavga ederler. Size denk gelen, mağlup bir istakoz olacak!" Adam sinirlenir ve tabağı iter:-"Çok konuşma o zaman da, git bana galip bir istakoz getir!"
Kabristan Ziyareti
Bir adam, küçük yaşta oğluyla kabristan ziyaretine gitmiş. Mezarlıkta, üzerinde "burada şahsiyetli ve dürüst bir insan; büyük bir politikacı yatıyor." yazan bir mezar taşı görmüşler. Çocuk babasına dönmüş ve safça sormuş:-"Baba? Neden buraya iki kişiyi birlikte gömmüşler?"
Hamile
Küçük bir çocuk, hamile bir kadının karnına dokunur: -"Sizin karnınızda ne var teyze", der. -"Çocuğum var evladım", diye cevap verir kadın. -"Sizin çocuğunuz mu?" -"Evet." -"Onu seviyor musunuz peki?" -"Evet." -"Çok mu seviyorsunuz?" -"Evet evladım." -"Öyleyse onu neden yediniz?"
Baba yüreği
Küçük çocuk, biraz aklı erince sormuş, "anne, ben nasıl dünyaya geldim?" diye. Annesi de, "bir akşam baban bir şeker aldı, onu yastığın altına koyduk, sabah bir de baktık ki sen gelmişsin..." diye cevap verir. Ufaklık, cevabını almanın mutluluğuyla, gider bir şeker alır ve yastığın altına koyar. Ertesi sabah, şekerin başına üşüşen karıncaları gören çocuk, derin bir iç çeker ve konuşur:-"Ah ahh... Eskiden olsa hepinizi öldürürdüm ama n'aparsınız, baba yüreği dayanmıyor!"
Küçük yumurtalar
Küçük çocuk her gün yumurta aldığı bakkala en sonunda çıkışır: -"Neden bana hep küçük yumurtalardan veriyorsun?" Bakkal sırıtarak cevap vermiş: -"Taşıman kolay olsun diye." Bunun ardından çocuk tezgahın üzerine bozuk paraları bırakıp çıkar. Bakkal paraları saydığında eksik olduğunu görür, kapıdan çocuğa bağırır: -"Ama bu para eksik ufaklık!" -"Sayması kolay olsun diye bakkal abi!"
Tırnak yeme
Oldukça yaşlı iki kadın sohbet etmektedirler: -"Benim eşim bugünlerde tırnaklarını yemeye başladı, ne desem kar etmiyor. Tırnaklarını yiyor da yiyor." -"Seni çok iyi anlıyorum hayatım. Benimki de yapıyordu ama ben artık tırnaklarını yemesini engelliyorum." -"A a? Nasıl peki? Bana da anlatsana?" -"Çok kolay şekerim. Dişlerini saklıyorum!"