Hitler'in saçları
Hitler berberinden çok şikayetçiymiş. Saçlarını dik tarayamıyormuş, bu nedenle de saçları alnına dökülüyormuş. Bunun üzerine, yine berberi ona taktik vermiş: -"Çaresi var Führer! Siz basına özgürlük verin, saçlarınız her sabah dimdik olur!"
Suçun neydi?
Karakolda komiserin karşısına getirilen hırsıza komiser sorar: -"Evladım, senin suçun neydi?" -"Hızlı koşamamak komiserim!"
Nasıl yiyecekler?
Genç bir yamyam, yurtdışında eğitim görür ve memleketine döner. Yaşlı yamyamlarla bir sohbetinde, Avrupa'da 2. Dünya Savaşı esnasında milyonlarca insanın öldürülğünü söyler. Yaşlı yamyamlardan biri sorar: -"Peki bu kadar insanı nasıl yiyecekler?" -"Dede, onlar insanları yemek için öldürmiyorlar..." -"Peki ölüleri ne yapıyorlar?" -"Ya gömüyorlar, ya yakıyorlar." -"Şu Avrupalılar da ne kadar vahşi insanlar; yemeyeceklerse neden öldürüyorlar?"
Trene neden geç kalır?
Bir gün Churchill'in karısına, neden eşinin trene hiç zamanında gelmediğini sormuşlar; o da hazırcevap eşine yakışır bir cevap vermiş: -"Kocam çok sportmendir, treni yakalamadan önce ona hareket etmesi için izin verir..."
Neden havlıyorsun?
Çiçero, içlerinde son derece ahlaksız ve çıkarcı bir adamın da bulunduğu bir ortamda konuşuyormuş. Söylediklerinden rahatsız olan adam, Çiçero'nun sözünü bölmüş ve "ne havlayıp duruyorsun be adam!" diye bağırmış. Çiçero altında kalır mı, cevabı yapıştırmış: -"Ne yapayım, bir hırsız gördüm de!"
Sizi bekleyeceğiz
Bir hayvanat bahçesi müdürü, tek maymunları da ölünce amirlerine şöyle bir telgraf çeker: -"Maymunumuz öldü, yerine yenisini koyabilmek için sizin gelmenizi bekleyeceğiz..."
En iyi kısım
Orduda yüksek bir rütbe hak ettiğini düşünen bir subay, terfi için komutanıyla konuşur ve açıklar: -"Benim dedemin babası büyük bir askerdi; İngilizlere karşı bağımsızlık savaşında savaşmıştı. Dedem de onun gibi, büyük bir askerdi. Babam ise, 1. Dünya Savaşı'nda en çok uçak düşürüren pilottu. Amcam ise..." Bu kadarını dinlemiş olan komutanı, subaya döner: -"Bana patatesi hatırlatıyorsunuz, zira onun da en iyi kısmı toprak altında kalan kısmıdır..."
Romaryo
Romaryo isimli bir diktatörün ülkesinde bir adam hapse atılır. Hücresine girdiğinde yalnız olmadığını, karanlık bir köşede birinin olduğunu fark eder ve yanına gider. Eski mahkum, yeni gelene sorar: -"Seni niye içeri attılar?" -"Kahrolsun Romaryo diye bağırdım da ondan... Peki sen niye burdasın?" -"Ben de yaşasın Romaryo diye bağırmıştım..." Bu ikisi sohbetlerine devam ederken, hücrenin kapısı açılır ve patates çuvalını fırlatır gibi bir adamı hücreye atarlar. İçerideki mahkumlar onu ayağa kaldırıp sorarlar: -"Sen kimsin, nesin?" Adam cevap verir: -"Ben Romaryo'yum!"
Daha iyi eğitir
Milattan önceki yıllarda, bir Makedonya kralı, oğlu prensi eğitmesi için Aristo'yu görevlendirmiş; ancak eğitim istediği gibi gerçekleşmeyince, Aristo'yu çağırıp azarlamış: -"Senden de öğretmen mi olur be! Senin saçmalıklarını öğreneceğine bir köle onu eğitse daha iyi olur!" Aristo yanıtlamış: -"Evet kralım, hem böylece bir değil iki köleniz olurdu..."
Ne olacak senin halin?
2. Dünya Savaşı'nın kaderinin belli olmaya başladığı günlerde, Hitler her cephedeki bozgun raporlarını okuyordu. Canının sıkıldığı bir an, duvardaki resme bakıp konuşur: -"Ey resimdeki adam, ne olacak senin halin?" Resim de dile gelir: -"Ne olacak, beni indirecekler, seni asacaklar!"
Ne iş yapıyor?
Yurtdışında yaşayan ve memleketi olan kasabaya yıllar sonra dönen adam, merkezi bir kahveye oturur ve hatırlayabildiği kişilerle sohbet eder. Bir ara, kendi yaşlarda bir oğlu olması gereken Ali Amca'yı görür. Yanına gider, hal hatırını sorar, sonra lafı akranı olan Hulusi'ye getirir: -"O ne iş yapıyo şimdi Ali Amca?" -"Valla önce çiftçilik yapmaya çalıştı, beceremedi. Sonra inat etti, bir şekilde hukuk fakültesini de bitirdi ama avukatlığı da yapamadı..." -"Tüh yahu, çok severdim onu. Hiçbir iş tutturamadı demek..." -"E öyle olunca o da n'apsın, milletvekili oldu..."
Büyüyünce ne olacak?
Bir aile, çocuklarının büyüyünce hangi işe meyil göstereceğini merak ederler. Bunun üzerine evin en yaşlısı, bir masanın üzerine bir kutsal kitap, bir şişe şarap, bir demet para, bir kaset, bir top ve bir de kitap koyar ve der ki: -"Çocuğu masaya koyacağız. Kutsal kitabı alırsa din adamı, şarabı alırsa bir alkolik, parayı alırsa bir tüccar, kasete uzanırsa bir müzisyen, topu alırsa bir sporcu, kitabı alırsa bir yazar olacaktır!" Dedenin direktifleri doğrultusunda çocuğu masaya bırakır aile ve meakla gözlemeye başlar. Çocuk bir an önündekilerin hepsini süzer, sonrada üzerlerine koşarak, hepsinin kucaklar. Böyle bir şey beklemeyen aile, meraklı gözlerle dedeye döner, dede açıklar: -"Demek ki bizim çocuk politikacı olacakmış!"
Niye var?
Birleşmiş Milletler'in bir resepsiyonunda, diktatörlükle yönetilen bir ülkenin temsilcisiyle, İsviçre temsilcisi yanyana gelir. Diktatörün temsilcisi sorar: -"Azizim, denize bir metre bile kıyınız olmadığı halde, neden Denizcilik Bakanlığınız var?" -"E azizim, sizde de adalet yok ama adalet bakanlığınız var!"
Sana kim oy verir?
Adamın biri beldeiye başkanlığı seçiminde aday olmak ister, ancak karısı "Sana senden ve benden başka kim oy verir, ne işin var seçimde?" diyerek buna karşı çıkar. Adam yine de seçime katılır, sonuçlar açıklanır, adam 3 oy almıştır. Kadın hemen adama bağırıp çağırmaya başlar: -"Vay namussuz, demek bir de metresin var, hayatında başka bir kadın var ha!"
Kıtlık mı var?
İngiliz Kralı, vergileri çok da ağırlaştırdığı bir dönemde, gizli bir yolculuk yapmak zorunda kalmış. Elinden geldiğince kılık değiştirmiş ve yolculuğun ilk gecesinde bir handa kalmış. Sabah kahvaltısında 3 yumurtalı bir omlet yedikten sonra, ücretin ne kadar olduğunu sormuş. Hancı -"15 altın!" demiş. Kral afallamış, çünkü bu para büyük bir paraymış: -"O ne yahu? Yumurta kıtlığı mı var bu yörede?" Daha geceden kralı tanımış olan hancı, gülümseyerek cevap vermiş: -"Yok efendim, yumurta kıtlığı yok da, adam gibi kral kıtlığı var..."
Yasak!
Diktatörün birinin ülkesinde, sözde bir seçim yapılıyormuş. Oy kullanmaya gelen herkese, içi zaten dolu olan bir zarf veriliyor, onlar da bunu sandığa atıyorlarmış. Oy kullanmaya gelenlerden biri, zarfı açacak olmuş, görevliler hemen müdahele etmişler: -"Hey, ne yapıyorsun sen?" -"Bir şey yapmıyorum, sadece kime oy vermişim, ona bakıcaktım..." -"Olur mu kardeşim? Bu gizli bir seçim, oyunu öyle açıp gösteremezsin!"