Выбрать главу

Saati söylemek

Bir kovboy arazide yürürken yol kenarında çırılçıplak uzanmış yatan bir Kızılderili görmüş: - "Senin işin gücün yok mu napıyosun burda böyle?" Kızılderili cevap vermiş: - "Kimin saati olmamak, saati bana sormak. Ben ona saati söylemek..." Kovboy şaşırmış: - "Allah allah... Peki bana soyle bakalım saat kaç?" Kızılderili bunun üzerine kafasını kaldırıp güneşe bakmis, sonra da "şeyinin" yerdeki gölgesine bakmış ve: - "Saat 2..." Kovboy kendi saatine bakmis ve saat gercekten 2... "İnanılmaz bişey" deyip yürümüş gitmiş. Yarım saat daha yürüdükten sonra yine çırılçıplak yatan bir Kızılderili görmüş: - "Yoksa sen de mi saati söylüyosun?" Kızılderili gülmüş: - "Evet senin saatin olmamak, saati bana sormak... Ben sana doğru saati söylemek." Kovboy bunu da bir denemek istemiş: - "Peki söyle o zaman saat kaç?" Kızılderili önce kafasını kaldırıp güneşe bakmış sonra da şeyinin yerdeki gölgesine bakmış ve: - "Saat 2 buçuk..." Kovboy yine saatine bakmış ki, evet saat 2 buçuk... "İşe bak..." demiş, yürümeye devam etmiş. Az sonra yine karşısında çırılçıplak yere uzanmış bir Kızılderili, fakat bu seferki yatmakla da kalmamış, o halde masturbasyon yapıyor... - "Sakın sen de saati söylüyorum deme!" Kızılderili cevap vermiş: - "Hayır, ben saati kurmak..."

Oracıkta

İki i*nenin canı yatmak ister, ama bu işi yapacak mekan bulamazlar. Birinin aklına bu işi metronun son vagonunda yapmak gelir. Giderler metroya ama beklenen tren bir türlü gelmez. Sonra aralarında şu diyalog geçer: - "Oğlum gel burada istasyonda halledelim?" - "Oğlum nasıl olur?" - "Toplum hiçbir şeye tepki göstermez. Bak sana bunu bir örnekle göstereceğim. Şimdi şu "Sigara İçilmez" tabelasının altında bir sigara içeceğim ve kimse bir tepki göstermeyecek." Adam dediğini yapar ve kimse bir tepki göstermez. Sonra oracıkta birlikte olurlar ve mutlu bir şekilde oradan ayrılırlar. Bir başka gün başka iki kişi ormana mangal yapmaya gitmek için metroya giderler. Ama bekledikleri metro bir türlü gelmez. Adamlardan biri mangalı metroda yakalım der. Diğeri "olur mu ya metroda mangal yakılır mı?" der... Diğeri: - "Bu toplum hiçbir şeye tepki göstermez. Bak sana bunu bir örnekle kanıtlayacağım, şimdi gidip şu "Sigara İçilmez" tabelasının altında durup bir sigara yakacağım, ve kimse bir tepki göstermeyecek..." Diğeri panik bir şekilde atılır: - "Sen ne diyosun oğlum! Geçende birisi şu tabelanın altında bir sigara içmeye kalktı da oracıkta s..tiler adamı!"

Sicilya'ya mı?

Hocanın biri fıkra anlatmaya bayılırmış; özellikle de belden aşağı fıkralar ve espriler tabii ki... Bir gün kızlar bir karar alırlar ve hoca gene böyle espriler yaparsa sınıftan toplu halde çıkmaya karar verirler... Bu durum hocanın kulağına gider. Derse gelir ve Sicilyalı erkeklerin cinsel organının Türklerinkinden 10 cm. daha uzun olduğunu söyler... Kızlar birbirlerinin yüzlerine bakarak ayağa kalkarlar ve almış oldukları karardaki gibi sınıfı terketmek isterler, tam sınıftan toplu halde çıkarken, hoca kızlara seslenir: - "Ooo... Nereye kızlar? Sicilya'ya mı?"

Asker

Başçavuş Albayı tutuklayacakmış

Albay, binbaşıya: -Yarın güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir şey değildir. Erleri talim elbiseleri ile talim meydanına getirin de olayı görsünler. Ben de orada bulunup kendilerine gerekli bilgiyi vereceğim. Şayet yağmur yağarsa, tabii bir şey göremeyiz. O zaman erleri, üstü kapalı talimgaha götürürsün. Binbaşı, yüzbaşıya: -Albayın emri ile yarın sabah saat dokuzda güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir olay değildir. Şayet hava kapalı olursa bir şey görülemeyecektir. Bu durumda tutulma, kapalı talimgahta gerekli talim elbisesiyle yapılacaktır. Yüzbaşı, teğmene: -Albayın emri ile yarın sabah dokuzda talim elbisesi ile güneş tutulmasının açılış merasimi yapılacaktır. Şayet yağmur yağarsa ki bu durum pek görülen bir olay değildir, Albay kapalı talimgahta gerekli bilgiyi verecektir. Teğmen, başçavuşa: -Yarın sabah dokuzda hava güzel olursa, talim kıyafeti ile albay tutulacak. Kapalı talimgahta yağmur yağarsa, alayın meydanında manevra yapılacak. Çünkü bu her zaman görülen bir olay değildir. Basçavuş, askere: -Yarın sabah saat dokuzda kapalı talimgahta Albayı tutacağız. Sabah hepiniz talim teçhizat ile hazır olun. Askerler kendi aralarında: -Yarın sabah bizim başçavus Albayı tutuklayacakmış.

Anneniz Ne diyor?

Çok genç bir İngiliz subayı, general olan babasının yanında yaverdi, yaşlı bir albaya emri iletmekle görevlendirildi: - "Babam birliğinizi şu karşıki tepenin yamaçlarına çekmenizi söylüyor, efendim" dedi. Yüzü moraran albay da şöyle dedi: -Demek öyle söylüyor!Peki anneniz ne diyor?!

Tek ben miyim?

Manevra varmış. Mehmet elde tüfek yerde yatıyormuş. Komutan gelip sormuş: -Düşman önden gelirse ne yaparsın? Mehmet cevaplamış. Şu yandan, bu yandan, arkadan gelirse diye; tekrar tekrar sormuş komutan. Mehmet bunları da cevaplamış. Komutan en sonunda: - "Ya düşman tepeden gelirse?" deyince; - "Bu memleketin tek askeri ben miyim komutanım?"

İçki Öldürür

Albay askerlerin içki içmelerine engel olmak için kantinin duvarına bir yazı asmıştır. Yazıda: -İçki öldürür, diye yazıyordur. Ertesi gün oradan geçen albay ne görsün?Biri yazının altına şunları ilave etmemiş mi: -Askerler ölmez!

Neresinden

Kore'de Türk Tugayından iki Anadolulu asker biraz gezmek için firar ederler. Şehirde bir aşağı bir yukarı dolaşırken inzibat subayı bunları yakalar ve sorar: - "Hani sizin izin kağıtlarınız?" Erler subayı atlatırız umuduyla: - "Biz Amerikalıyız..." diye cevap verirler. Subay durumu anlar, ama hiç bozuntuya vermez: - "Amerika'nın neresindensiniz?" diye sorunca: - "İçindenik kumandanım!" diye yanıt verirler...

Mehteran

Bir gün Cennet'in kapıları şiddetle vurulmuş: - Güm Güm Güm !! İçeriden seslenmişler: - Kim o? Dışarıdan gök gürültüsü gibi bir ses: - Biz Istanbul'u fetheden Fatih'in yiğitleriyiz! İçeriden hoş geldiniz diyerek kapılar ardına kadar açılmış ve yiğitleri içeriye buyur etmişler. Her şey çok güzel gidiyormuş. Ta ki, 40 yıl geçinceye kadar. Bir gün kapılar yine şiddetle çalınmış: - Güm Güm Güm !!! İçeriden sormuşlar: - Kim o? Dışarıdan gök gürültüsü gibi bir ses: - Biz İstanbul'u fetheden Fatih'in yiğitleriyiz! İçeriden hemen cevaplamışlar: - Onlar 40 yıl önce geldi! Dışarıdan yine ses gelmiş: - Biz mehter takımıyız, ancak geldik!

El bombası

Askeri hastanede yatan Temel ve arkadaşlarının cinsel organları kopmuş. Sebebini soranlara Temel anlatıyor: - "El pombasu talimu yapayuduk, pimi çektuktan sonra ona kadar sayup atmamuz emredildi, piz de parmaklarumuzla saymaya paşladuk, pir, içi, uç, tört, peş, öpür ele geçmek için pompalaru apuş arasına koyalum tedük, alti, yeti, seçiz, tokuz...Bummm!!"