Выбрать главу

“Karaethon Döngüsü mü?” diye sordu Elayne merakla. “‘Ve ışık sönecek, ve şafak gelmeyecek, ama tutsak yine de sayıp sövecek.’ Tutsak Karanlık Varlık mı?”

“Sanırım,” dedi Egwene. “Kehanetler asla çok açık olmuyor. Rand, Son Savaş’a girmeyi ve mühürleri hemen kırmayı düşünüyor, ama bu korkunç bir fikir. Bizi uzun bir savaş bekliyor. Karanlık Varlık’ı şimdi serbest bırakmak Gölge’nin güçlerini kuvvetlendirir ve bizi zayıflatır.

“Yapılması gerekiyorsa –yapılması gerektiğinden hâlâ emin değilim– olası son ana kadar beklememiz gerekiyor. En azından bunu tartışmamız gerek. Rand pek çok konuda haklıydı, ama hata yaptığı da oldu. Bu, tek başına vermemesi gereken bir karar.”

Elayne kâğıtları karıştırdı, sonra bir tanesinde durdu. “‘Kam bize Işık verecek.’” Düşüncelere dalmış gibi, kâğıdı başparmağıyla ovaladı. “‘İşığı bekle.’ Bu notu kim eklemiş?”

“Bu Doniella Alievin’in Karaethon Döngüsü’nün Termendal çevirisi kopyası,” dedi Egwene. “Doniella kendi notlarını alıyormuş. Alimler arasında neredeyse Kehanetlerin kendisi kadar tartışma konusu olmuş. Doniella bir Düşgören’di, biliyorsun. Düşgören olduğunu bildiğimiz tek Amyrlin. En azından benden önce.”

“Evet,” dedi Elayne.

“Benim için bunları toparlayan Aes Sedailer de benimle aynı sonuca vardılar,” dedi Egwene. “Mühürleri kırma zamanı gelebilir, ama Rand ne düşünürse düşünsün, o zaman Son Savaş’ın başlangıcı değil. Doğru anı beklemeliyiz ve Mühürlerin Gözetmeni olarak, o anı seçmek benim görevim. Rand’ın aşın dramatik stratejilerinden biri için dünyayı tehlikeye atamam. ”

“İçinde epey bir âşık hali var,” dedi Elayne, yine sevgiyle. “Savın sağlam Egwene. Ona da açıkla. Seni dinleyecektir. Aklı iyi çalışıyor ve onu ikna edebilirsin.”

“Göreceğiz. Şimdilik ben…”

Egwene birdenbire Gawyn’den gelen ani alarm hissini aldı. Ona baktığı zaman Gawyn’in döndüğünü gördü. Dışarıdan nal sesleri geliyordu. Gawyn’in kulakları onunkilerden keskin değildi, ama bu tür şeylere kulak kabartmak onun işiydi.

Egwene Gerçek Kaynak’a kucak açtı ve Elayne’in de aynısını yapmasına sebep oldu. Birgitte, eli kılıcında, çadır kapaklarını açmıştı bile.

Dışarıda, saçı başı dağınık bir haberci, iri iri açılmış gözlerle atından atladı. Kadın çadıra koştu ve Birgitte’le Gawyn de hemen peşinden girerek, fazla yaklaşması ihtimaline karşı dikkat kesildiler.

Kadın fazla yaklaşmadı. “Caemlyn saldırıya uğradı Majesteleri,” dedi kadın, nefes nefese.

“Ne?” Elayne ayağa fırladı. “Nasıl? Jarid Sarand sonunda…”

“Trolloclar,” dedi haberci. “Alacakaranlıkta başladı.”

“İmkansız!” dedi Elayne, haberciyi kolundan yakalayıp çadırdan dışarı sürükleyerek. Egwene de telaşla peşlerinden gitti. “Alacakaranlıktan bu yana altı saat geçti,” dedi Elayne haberciye. “Neden şimdiye kadar haberim olmadı? Kandaşlara ne oldu?”

“Bana bilgi verilmedi Kraliçem,” dedi haberci. “Hemen sizi getirmem için Yüzbaşı Guybon gönderdi beni. O da az önce kapıyol aracılığıyla geldi.”

Yolculuk alanı Elayne’in çadırından çok uzakta değildi. Bir kalabalık toplanmıştı, ama insanlar Amyrlin ile Kraliçe’ye yol açtı. Biraz sonra ikisi kalabalığın önüne geçtiler.

Kanlı giysiler içinde bir grup adam, Elayne’in yeni silahlarıyla, ejderlerle dolu arabaları çeke çeke açık kapıyoldan geçiyorlardı. Adamların çoğu yıkılmak üzere görünüyordu. Duman kokuyorlardı ve derileri isten kararmıştı. Elayne’in askerleri yardım etmek için arabaları ele aldıklarında pek çoğu düşüp bayıldı. Arabaların atlar tarafından çekilmek üzere tasarlandığı açıktı.

Serinia Sedai ve güçlü Kandaşlardan –Egwene onları Elayne’in Kandaşları olarak düşünmeyecekti– bazıları yakında başka kapıyollar açtı. Aniden yıkılan setten taşan sular gibi, bir mülteci seli içeri aktı.

“Git,” dedi Egwene Gawyn’e, kendi kapıyolunu örerek – yakındaki Beyaz Kule kampındaki Yolculuk alanına açmıştı. “Bulabildiğince çok Aes Sedai’yi buraya çağır. Bryne’a söyle, askerlerini hazırlasın ve Elayne ne emrediyorsa onu yapmalarını söylesin. Kapıyollar aracılığıyla Caemlyn eteklerine yollasın. Andor’a destek vereceğiz.”

Gawyn başını salladı ve eğilip kapıyoldan geçti. Egwene kapıyolu kapattı, sonra yaralı, şaşkın askerlerin yanındaki Elayne’e katıldı. Kandaşlardan Sumeko, durumu acil olanlara Şifa verme işini yönetiyordu.

Havada duman kokusu vardı. Egwene, Elayne’in yanına seğirtirken kapıyollardan birinin ardından bir şey gördü. Alevler içindeki Caemlyn.

Işık! Bir an sersemleyerek durdu, sonra Elayne’in yanına gitti. Elayne Kraliçenin Muhafızları’nın kumandanı Guybon ile konuşuyordu. Yakışıklı adam ayakta zor duruyor gibiydi. Giysileri ve kollan korkutucu ölçüde kanlıydı.

“Karanlıkdostları mesaj iletmek için bıraktığınız kadınlardan ikisini öldürdü Majesteleri,” diyordu yorgun bir sesle. “Bir başkası savaş esnasında öldü. Ama ejderleri kurtardık. Biz… biz…” Bir şey ona acı veriyor gibiydi. “Biz şehir duvarındaki delikten kaçtığımızda, pek çok paralı asker birliğinin Lord Talmanes’in ayakta bıraktığı şehir kapısına doğru ilerlediğini gördük. Tesadüf eseri, kaçmamıza yardım edebilecek kadar yakındaydılar.”

“İyi iş başarmışsınız,” dedi Elayne.

“Ama şehir…”

“İyi iş başardınız,” diye tekrarladı Elayne, kararlı bir sesle. “Ejderleri aldınız ve onca insanı kurtardınız, değil mi? Bunun için seni ödüllendireceğim Kumandan.”

“Ödülünüzü Birlik’in adamlarına verin Majesteleri. Onların başarısıydı. Ve lütfen, Lord Talmanes için bir şey yapabilirseniz…” Birlik’in bazı üyelerinin az önce kapıyoldan geçirdiği yaralı adamı gösterdi.

Elayne, Lord Talmanes’in yanında diz çöktü. Egwene de ona katıldı. Egwene başta onun öldüğünü düğündü. Derisi çok kararmıştı. Sonra adam perişan bir nefes aldı.

“Işık,” dedi Elayne, baygın adama Araştırma yaparak. “Hiç böyle şey görmedim.”

“Thakan’dar kılıçlan,” dedi Guybon.

“Bu iş ikimizi de aşar,” dedi Egwene Elayne’e, ayağa kalkarak. “Ben…” Askerlerin inlemelerinin ve araba gıcırtılarının üzerinden bir şey duyarak sustu.

“Egwene?” diye sordu Elayne usulca.

“Onun için elinden geleni yap,” dedi Egwene. Ayağa kalktı ve hızla uzaklaştı. Sesi takip ederek, şaşkın kalabalığı itip geçti. Bu… evet, orada. Yolculuk alanının kenarında açık bir kapıyol buldu. Farklı farklı giysiler içinde Aes Sedailer yaralılara yardımcı olmak için seğirtiyordu. Gawyn işini iyi yapmıştı.

Nynaeve, epey yüksek bir sesle, bu kargaşadan kimin sorumlu olduğunu soruyordu. Egwene ona yandan yaklaştı ve omzunu yakalayarak onu şaşırttı.

“Anne?” diye sordu Nynaeve. “Bu Caemlyn’in yandığı lafları da nedir? Ben…”

Yaralıları görünce sustu. Gerildi, sonra yanlarına gitmeye kalktı.

“İlk önce görmen gereken bir başkası var,” dedi Egwene, onu Talmanes’in yattığı yere götürerek.