Выбрать главу

– Ben bunu para ile satmam.

– Ya neyle verirsin?

– Omuzuna binerim, istediğimi de yaparsan yüzüğü sana veririm.

Yahudi teklifi kabul etmiş. Çocuğu sırtına bindirmiş.

Çocuk:

– Haydi şimdi eşek gibi anır, demiş.

Yüzüğü almaya kararlı olan yahudi, sevinerek anırmaya başlamış. Bir müddet sonra yüzüğü çocuktan istemiş: Çocuk:

– Sen eşekliğinle bu altın yüzüğün kıymetini biliyorsun da, ben insanlığımla bunun kıymetini bilmez miyim? demiş.

564– Şeytanın sol bacağı

Ünlü sadrazamlardan Mahmud Nedim Paşa, bir akşam üstü yalısının cumbasında otururken, kâhyası geldi:

– Paşa hazretleri! Sarrafınız Salamon Efendi geldi. Saygılarım bildirmek üzere, huzura kabulünü rica ediyor.

Paşa elini salladı:

– Gelsin…

Salamon huzura girdi, etek öptü. Mahmut Nedim Paşa, şakayla seslendi:

– Ooo, gel bakalım şeytanın sol bacağı… Salamon gülümseyerek cevap verdi:

– Sağ ol paşam!

565– Özlem

Musevi olan Billy Wilder Hitler Almanyasım terkederek Hollywood'a yerleşmişti. Çalışma odasında, masası karşısında Hitler'in resmi asılıydı. Misafirleri bundan bir anlam çıkaramamışlardı. Billy bunun üzerine şu açıklamayı yaptı:

– Bu resmi memleketimi özlememek için astım.

566– Kefil

– Ortalık çok kötü Moiz, bir yün eve yelirken karşına bir serseri çıkar da,"ver paraları"derse ne yapacaksin?

– Vereceğim paraları…

– Hayır… Evvela sağlam bir kefil isteyeceksin!

567– Randevu

İki yahudi düello etmeye karar verdiler. Kararlaştırılan saatte, İzak, randevu yerine geldi. Oysa Samuel ortalarda yoktu. Çok geçmeden bir haberci Samuel'den bir mesaj getirdi. Bu mesajda Samuel şöyle yazmıştı:

"Sevgili İzak, önemli bir iş görüşüyorum. Gecikirsem sen bekleme, ateş et…"

568– Meşgul etme

İki yahudi, Allah'a yalvarıyorlardı. Birisi:

– Tanrım! dedi. Yarın ödemeye mecbur olduğum iki bin lirayı nereden bulacağım? Sen bana yardım et!

İkincisi:

– Fabrikam için dört milyon liraya ihtiyacım var. Bana bir yo1 göster, Ey Tanrım!…

Sor unda ikisi de dayanamayıp bağırarak yalvarmaya başlarlar. Derken fabrika sahibi olan, diğerini kolundan yakalayıp:

– Al şu iki bin lirayı da hemen git buradan, dedi. İki bin lira için Tanrıyı meşgul etme de bizim iş çabuk olsun!

569– Ahlâk

Küçük Salamon, okuldan iki gözü iki çeşme dönmüştü. Babası niye ağladığını sorunca hıçkıra hıçkıra cevap verdi:

– Öğretmen,"Ahlâk nedir?"diye sordu, bilemediğim için de bana sıfır verdi.

– İyi etmiş. Öğreneydin. Gel sana anlatayım. Dinliyor musun?

– Dinliyorum baba.

– Meselâ; bir müşteri geldi, dükKândan mal aldı. Giderken de içi para dolu cüzdanını unuttu. İşte ahlâk burada başlar. Bu cüzdanı ne yapacağım? Yalnız kendime mi saklayacağım, yoksa ortağımla mı paylaşacağım?

570– Taahhüt

Salamon, büyük bir bankanın kapısı önüne tezgah koymuş, kestane pişirip satıyor, iyi de para kazanıyordu. Bir gün kuzeni Yasef yanına sokularak.

– Salamon, başım çok darda. Bana birkaç Frank borç verir misin?

– Veremem…

– Yapma be Salamon! Neden?

– Veremem dedim ya… Banka ile anlaşmamız var. Ben kimseye ödünç para vermemeyi taahhüt ettim, o da kestane satmayacağına söz verdi.

571– Sanki vermiş

Yahudi Salamon kahveden kızgın kızgın çıkarken kapıda meslektaşı Şimon'a rastladı:

– Ayıp vallahi, çok ayıp. Kahvemi içtim, dışarı çıkıyordum.

Patron kapının yanında karşıma geçti. Sanki parasını vermemişim gibi dik dik yüzüme baktı. Şimon:

– Yuh olsun, gerçekten ayıp etmiş. Peki sen ne dedin ona?

– Ne diyeceğim, ben de sanki parasını vermişim gibi dik dik baktım suratına herifin.

572– Pahalı vizite

Yahudi doktor Levi'nin muayenehanesine bir hasta girmiş. Doktor Levi adamı muayene etmek için gözlüklerini takmış, ama bir de bakmış ki ne görsün? Hastayım diye kendisine gelen adam çok ünlü dahiliye uzmanı Profesör Abraham değil mi?

Doktor Levi:

– Aman hocam, sizin gibi bu işin kitabını yazmış bir uzman doktor, benim gibi tanınmamış bir doktora muayeneye gelir mi? demiş.

Profesör hiç istifini bozmadan:

– Naparsın dostum, hayat pahalı. Benim vizitem çok pahalı, demiş.

573– Sigorta

Bir yahudi tüccar mallarını yangına ve dolu yağmasına karşı sigorta ettirmişti Arkadaşlarından biri sordu:

– Yangin için diyecek yok, ama doluyu nasil yağdiracaksin?

574– Faydalı spor

Oğluna nasihat veriyordu:

– Spor yapmak istersen sakin futbol oynama İzak! Sporların iyisi bokstur… Hem alacaklarını çabuk toplarsın. Hem de kalabalıkta rahat edersin…

– Ya ölürsem baba?

– Ölürsen öbür dünyaya gidersin ama, kunduraların sağlam kalır!

575– Açıkgöz

Bir tren yolculuğu sırasında koskoca kompartımanda bir yahudi ile bir karadenizli karşılıklı oturmaktadırlar… Aradan bir süre geçtikten sonra karadenizliyi biraz safça gören yahudi, onunla zeka oyunu oynamaya karar verir ve şu teklifte bulunur:

– Sen bilemezsen bana l milyon verirsin, ben bilemezsem sana 2 milyon veririm.

Bu ilginç teklif üzerine safça görünen karadenizli"olur"der ve, ilk soruyu sorar:

– Hançi hayvanun üç ayağu vardur?

Yahudi bir müddet kara kara düşündükten sonra:

– Bilemedim, al bakalım şu 2 milyon lirayı… der ve hemen sorar.

– Sen söyle bakalım, hangi hayvan üç ayaklı olan?… Bunun üzerine karadenizli gülerek cevaplar:

– Pen de pilmeyrum… Al sen de şu l milyon liranu…

576– İki yahudi

Fırtına birden bastırınca, güvertedeki iki yahudi korku ile konuştular:

– Allah yardım eder. Korkmayalım. Diğeri öfkelendi:

– Yardım eder, ama, dedi. Ya bu sefer balıklara yardım etmek isterse?

577– İntikam şekli

Kocası yeni ölen bir yahudi kadın, gazetelere ilan vermiş:

"1.000 Frank'a satılık otomobil, ilk gelen alır!"

Sabahın köründe iki delikanlı gelip kapıyı çalmışlar ve

1.000 Frank'ı verip 500.000 Franklık arabayı alıp gitmişler. Kadın arabayı niçin bu kadar ucuza sattığını soranlara şu

cevabı vermiş:

– Kocamın vasiyeti yardı. Ölünce arabasını satıp, parasını metresine verecektim. İntikam aldım.

Birkaç gün sonra arabayı satın alan delikanlılar kadına telefon açmışlar:

– Biz kimiz biliyor musunuz?

– Kimsiniz.

– Ölen kocanızın metresinin kardeşleri!…

578– Müsrif kadın

İki yahudi ahbap aralarında konuşuyorlardı:

– Şimon be! Benim kari çok müsrif. Para yetişmeyor ina‑nasin. Pazar yünü benden 100 Frank istedu, pazartesi 200, şali 400, perşembe 700, dün de 1000 Frank!

– Acidim sana be Moiz. Nereya sarfedeyor bu kadar çok parayi senin kari?

– Ne bileyim ben, verdiyim yok ki!…

579– Ben yeni duydum

Yahudi tüccar Yakob, kasıla kasıla parkta dolaşırken, karşıdan müşterilerinden biri olan Temel peyda oldu. Pek kızgın görünen Temel, yahudi tüccarın üstüne yürüyerek olanca kuvvetiyle çenesine bir yumruk attı. Fena halde şaşıran Yakob:

– Ne vuruyorsun be, diye bağırdı. Ne yaptım ben sana? Sebepsiz yere vurulur mu bir insana?

– Sepepsiz mu? Ne sepepsizu be? Siz yahudiler Hazreti İsa'ya ne yaptinuz? Söyle pakayum da…