Komisyon, şahsın çizimlerinin inceleme sonuçlarında çekingen ifadeler kullanıyordu. Ancak Mac Sim’i bilinmeyen bir tür mutant olabileceğine inanıyorlardı. “Zekice fikirler, zeki beyinlerden çıkar” diye düşüncü savcı gıpta ederek. Çabucak komisyonun bir üyesi olan Prof. Porru’nun kişisel görüşüne göz attı. Profesör dağlarda doğmuştu. Bu yüzden komisyon yan efsanevi bir yer alan Zartak’ın varlığından söz etmişti.
Burası dağların ulaşılması zor köşelerinden birindeydi. Hâlâ antropologların dikkatini çekmemiş olan “Kuş Avcıları” kabilesi Zartak’ta yaşıyordu. Uygar insanlarla bağlantı kuran dağlılar, kabilenin sinir sanatlarında yetkin olduğunu ve mekanik yardım olmaksızın uçabildiklerini anlatırlardı. Profesörün dinlediği hikâyelere göre “Kuş Avcıları” anormal uzun boylu, alışılmışın dışında fiziksel güce ve dayanıklılığa sahip, esmer tenli insanlardı. Belirtilen hususlar ve Mac Sim’in fiziksel çehresi birbirini tutuyordu. Savcı, Prof. Porru’nun görüşlerini okurken kalemiyle oynuyordu. Kalemi masasına koyup yüksek sesle: “Sanırım Profesör Porru’nun anlattıkları, şu ateşe dayanıklı pantolon hakkındaki soruları cevaplıyor” dedi.
Bir sonraki sayfayı incelemeye koyuldu. ‘Stenogram Davası Özeti’ “Hımm. Bakalım ne diyor?
‘İDDİA MAKAMI- Eğitimli biri olduğunuzu inkâr etmiyorsunuz, değil mi?
DAVALI- Eğitimliyim. Fakat tarih, sosyoloji ve ekonomiden pek anlamam.
İDDİA MAKAMI- Alçak gönüllü olmayın. Bu kitap size tanıdık geldi mi?
DAVALI- Evet.
İDDİA MAKAMI- Kitabı okudunuz mu?
DAVALI- Elbette.
İDDA MAKAMI- Neden, hapiste gözetim altındayken, Tensor. Hesaplamaları ve Modern Fizik Monografisini okudunuz?
DAVALI- Sorunuzu anlamıyorum. Eğlenceli olacağını düşünmüştüm. Bazı bölümlerinde oldukça yaratıcı düşünceler vardı.
İDDİA MAKAMI- Böylesine yüksek uzmanlık ürünü bir eseri, eğlence ve zevk için ancak çok iyi eğitimli birinin okuyabileceğini Mahkeme de kesinlikle görmüştür sanırım.’ Savcı “Ne tür bir pislik bu? Neden bu pisliği bana bulaştırıyorlar?” dedi kendi kendine. “Evet başka neler varmış görelim.” ‘SAVUNMA MAKAMI- Tüm Güçlü Yaratıcılar’ın çocuk suçlarıyla savaşıma ne kadar fon ayırdığını biliyor musunuz?
DAVALI- Çocuk suçlan da ne demek? Çocuklara karşı işlenen suçlar mı?
SAVUNMA MAKAMI- Hayır. Çocuklar tarafından işlenen suçlar.
DAVALI- Anlayamıyorum. Çocuklar suç işleyemezler.’ “Eğlenceli. Şimdi de en sonda ne varmış bir bakalım.” Savcı okumaya devam etti.
‘SAVUNMA MAKAMI- Umarım Mahkeme’ye müvekkilimin neredeyse budalalığa varan saflığını kanıtlamayı başarmışımdır. Çocuk suçlular, hayırseverlik, sosyal yar-dımlar gibi konular onun için birer muamma.’ Savcı gülümseyerek, elindeki sayfayı kenara itti. “Evet anlıyorum. Gerçekten garip bir bileşim. Matematik ve fizikle zevk için ilgilenirken en basit şeyleri bilmiyor. Tıpkı beş para etmez romanlardaki kaçık profesörlere benziyor.”
Savcı birkaç sayfaya daha göz gezdirdi. “Mac, şu kadına ismi neydi? Aha! Rada Gaal. Rada Gaal’e neden bu kadar bağlısın? Onunla yatmıyorsun bile, ona hiçbir şey borçlu değilsin. Dahası ortak hiçbir yönünüz yok. Şu salak savcı vekili de başarısız bir biçimde onu yeraltıyla ilişkilendirmeye çalışıyor! Adamım Mac’e gelince. Kadın silahın ucunda olduğu sürece sen istediğimi her şeyi yapmak zorunda kalacaksın. Bu apaçık ortada. Bizim için çok yararlı, ama senin için çok zahmetli. Tüm bu ifadelerden çıkacak sonuç senin sözlerinin kölesi, kararlı biri olduğundur. Hiç bir zaman politikacı olamayacaksın. Neden olasın ki? Şu fotoğraflara bir bak. Bayağı yakışıklısın. Hoş bir surat — epeyce hoş. Gözlerin biraz garip bakıyor. Bunlar nerede çekildi? Davalı sırasında mı? Vay, şuna bak! Diri ve zinde, neşeli, berrak bakışlı ve rahat. Bu kadar kendine güvenmeyi nereden öğrendin? Şu duruşa bak. Davalı sıraları, ofisimdeki ziyaretçi koltuğundan daha rahat değil. Üzerinde otururken rahat olmak imkânsız.
Ama tüm bunlar boş. Burada daha önemli şeyler de olmalı.”
Savcı yerinden doğrulup odada yürümeye başladı. Hayal kırıklığına uğramış, bu da kafasına takılmıştı. Bir an sanki bir şey onu dürttü ve heyecanlandı. Bu şey önemliydi, hem de çok önemliydi. Fank? Evet! Önemli olan buydu; çünkü Strannik, Fank’i sadece çok önemli durumlarda kullanırdı.
Fakat Fank sadece sezgilerimi onaylar. Tüm bunlarda esas olan nokta ne? Pantolon mu? Saçmalık. Ah, ne olduğunu biliyorum, ancak bu neyse dosyanın içinden çıkar.” Dahili telefonun düğmesine bastı.
“Kokh, bana konvoya yapılan saldırının ayrıntılarından söz et.”
“On dört gün önce” diye başladı asistanı. Bir hışırtı sesi geliyordu, sanki hazırladığı bir metni okuyordu. “Saat 18.33’te, Dava No: Sekiz-dokuz-sekiz-bir-sekiz-dört’e ait davalıları mahkeme salonundan şehir hapisanesine taşıyan polis araçlarına silahlı saldırıda bulunuldu. Saldırı püskürtüldü.
Saldırganlardan biri çarpraz ateşte ağır yaralandı ve bir daha kendine gelemedi. Vücut teşhis edilmedi. Soruşturma da kapandı.
“Saldırı kimin işiydi?”
“Bu da açıklığa kavuşmadı, efendim. Yeraltı dünyasının olayla bir alakası yok.”
“Fikrin nedir?”
“Bu Dek Pottu’nun nam-ı diğer General’in serbest bırakılmasını isteyen teröristlerin işi olabilir. Sol kanatla olan yakın bağlarıyla tanınır.”
Savcı ahizeyi sertçe çarptı. Belki doğru, belki değildi.
“Pekâlâ, şimdi yeniden dosyaya döneceğiz” diye düşündü.
“Güney sınırı, ahmak yüzbaşı. Pantolon. Firarlar, omuzlarda adam taşımalar. Radyasyonlu balık — yetmiş yedi ünite, A ışınımına tepki. Sinir düğümlerine kimyasal tedavi. Bekle! A ışınımına tepki: ‘A ışınımına iki duyumda da sıfır tepki. İki duyuda da sıfır.” Savcı ellerini göğsüne bastırdı. “Aptal! İki duyuda da sıfır!”
Ahizeyi tekrar kaldırdı.
“Kokh! Bana hemen bir kurye ve bir güvenlik muhafızı bul.
Güneye özel tren istiyorum. Yo! Elektrikli kamyonumu kullanacağım. Massaraksh!” Elini çekmeceye sokarak tüm kayıt cihazlarını kapattı. “Acele et!”
Elini hâlâ göğsüne bastırıyordu. Kişisel emir formunu masasından alarak dikkatle ve çabucak yazmaya başladı.
“Devlet görevi. Çok gizli. Güney Bölgesi Kumandan Generali’ne. Bu emrin acilen yerine getirilmesinden şahsen sorumlusunuz. Mac Sim, Dava 6983, adını taşıyan mahkûmu cezasını çekmek üzere başka yere transfer edin. Transfer anından itibaren tutuklu Mac Sim’i kayıp ilan edin ve bu durumu destekleyici uygun belgeleri el altında bulundurun.
Devlet Savcısı’nın emriyle.” Başka bir form daha aldı. “Emir.
Bu vesile ile tüm askeri, sivil ve demiryolları idareleri personeline adı geçen, kategori EXTRA’ya göre Devlet Savcısı’nın özel kuryesi ve güvenlik muhafızı olan şahsa.
Devlet Savcısı’nın emriyle.” Bardağını bir dikişte boşaltıp yeniden doldurdu. Yavaşça ve her kelimeye özen göstererek, üçüncü bir form daha doldurdu.
“Sevgili Strannik: Sana kötü haberler verdiğim için üzgünüm.
Biraz önce öğrendiğimize göre, istediğin, Güney ormanlarında çok sık olduğu gibi, kayıp.”
MAHKÛM
XIII
Tek vuruşta, tankın paletini tahrip etti. Yirmi yıldan beri ilk defa canavar, her zamanki rotasından sapmıştı. Beton parçalarını ezerek ağaçlara sürtündü ve sonra tekrar izlemesi gereken yola döndü. Çalılıkları ezerek ve ağaç dallarına çarparak yoluna devam etti.